"Savaş zamanlarında ‘biz’ kimiz sorusunu sormanın bir yolu, kimin hayatının değerli sayıldığını, kimin hayatının yasını tuttuğunu ve kimin hayatının yenilmez olarak kabul edildiğini sormak gerekir. Yenilmez bir hayat, hiç yaşamadığı için yas tutulamayan bir hayattır; yani hiçbir zaman bir hayat olarak sayılmamıştır.”
Kürt kadın kolberler, Kürt toplumu içindeki en görünmez kesimlerden biridir. ‘Kolber' dediğimizde ilk aklımıza gelen, Kurdistan sınırlarını (İran, Türkiye, Irak ve Suriye) yük taşıyarak geçen bir grup erkek olarak tasvir edilir. Bununla birlikte, sayıları gün geçtikçe artan bir grup kadın, ailelerini geçindirmek de dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle bu tehlikeli koşullarda çalışmakta. Kadınları kolber olarak çalışmaya zorlayan koşulların incelenmesi, bir bütün olarak İran'da olduğu kadar Kürt toplumunda da Kürt kadınlarının erkek temelli alanlarda görünmezliğinin nedenlerine bir cevap olacaktır.
Kadın Kolberler
Kolberlik Doğu Kurdistan'da resmi olarak tanımlanmamış bir iş koludur. Tahmini olarak 70.000–150.000 arasında kolber var. Hükümet tarafından tanınmadığı için işçi haklarını koruyan yasa ve mekanizmalardan yararlanamıyorlar. Raporlara göre, 2022'de sınır geçişlerinde en az 46 kolber öldürüldü ve 244'ü ise yaralandı. Yerel insan hakları örgütleri ve aktivistlerine göre, son on yılda Doğu Kurdistan'da yaklaşık 1.800 kolber öldürüldü ve 1.250 kişi yaralandı. Resmi bir iş kolu olmadığından ve kayıt altında tutulamadığından kaç tanesinin kadın veya reşit olduğu belli değil.
Kolberinin görünmeyen zorlu taraflarına rağmen İran rejiminin kendi sınırları içinde Kürtlere uyguladığı sistemli ayrımcılık, yoksulluktan etkilenen emekçiler, yaşamları pahasına bu işe sürükleniyor. Çünkü rejim tarafından ölümleri, yaralanmaları ve acıları görünmüyor. Hatta canlı sayılmadıkları için var olmayan varlıklar haline getirilmiş durumda. Bu haliyle de mevcut sistem içinde de kendine yer bulamıyor ve hak sahibi hissedemiyor. Judith Butler'a göre: "Belirli hayatlar, önce yaşam olarak yakalanmazlarsa yaralı veya kayıp olarak yakalanamazlar. Eğer bazı yaşamlar yaşam olarak nitelendirilmezse veya en başından itibaren belirli epistemolojik çerçeveler içindeki yaşamlar olarak düşünülemezse, o zaman bu yaşamlar hiçbir zaman tam anlamıyla yaşanmaz veya kaybolmaz.”
Kürt kadın emekçilerinin çifte görünmezliği göz önüne alındığında, yukarıdaki alıntı kadınlar için extradan trajik bir anlam içerir. Doğu Kurdistan'daki karmaşık koşullar nedeniyle, kadın kolberlerin sayısı hakkında kesin bir bilgi, kolberinin bir sonucu olarak kaç kişinin yaralandığına veya öldürüldüğüne, kaç kişinin kalıcı olarak sakatlandığına veya kronik rahatsızlıklardan muzdarip olduğuna dair bir sayı yoktur. İranlı yetkililer, sayılarının 100 ile 200 arasında olduğunu iddia ediyor. Yerel insan hakları örgütlerine göre bu resmi rakamlar gerçeklerden uzaktır ve reel sayıların en az birkaç bin olduğu tahmin edilmektedir.
Kadın kolberler yolculuk sürecinde güvenlikleri için yüzlerini kapatarak ve erkek kıyafetleri giyinerek kendilerini korumaya çalışırlar. Kurdistan dağlarından ve sınırlardan 4-5 saat boyunca 30 kilograma kadar yük taşıyarak geçerler. Buna rağmen aylık gelirleri yalnızca 100 ila 200 ABD dolarıdır (hatta daha azdır). Kadın kolberlerin çoğu kendi başına olan ve evini geçirdirmek için çalışıyorlar. Ancak bazıları, eşleri, oğulları ve erkek kardeşleriyle birlikte ailelerine destek olmak için kolberlik yapıyorlar ve hayatlarını tehlikeye atarlar. Kolberliğin zorluğu, soğuk iklim koşulları, Kurdistan'ın dağlarını aşmanın zorlukları, yoksulluğun getirdiği zihinsel stres ve sınır muhafızları tarafından vurulma, gözaltına alınma veya öldürülme korkusu nedeniyle bu kadınlar sıklıkla depresyon yaşıyolar. Bu koşullar sebebiyle kadınlar genellikle erkeklerin aksine nispeten daha kısa bir süre içinde işi bırakıyorlar.
Kolberi çoğunlukla Doğu Kurdistan'a (İran) özgü bir iş olarak düşünülür. Kurdistan'ın diğer bölgelerinde, Belucistan, Fas, Nepal ve Peru’da dahil olmak üzere diğer birçok bölge ve ülkede çeşitli biçimlerde, çeşitli sosyal sınıflardan, yaşlardan ve cinsiyetlerden bireyler bu işi yapmaktadır. Kadın kolberlerin incelenmesi ‘yoksulluğun dişileştirilmesi’ özellikle hükümetlerin azınlıklarına karşı devam eden bir savaş politikası benimsemiş olduğu eyaletlerde kadın fikrinin incelenmesidir.
Kurdistan'a özgü özel siyasetler
İran milliyetçiliği tarafından yönlendirilen tek uluslu, dinli ve dilli İran devleti, başta Kürtler olmak üzere diğer azınlıklara karşı sürekli olarak sömürgeci bir tutum benimsemiştir. Rejim, jeopolitik baskı, marjinalleşme ve şiddet yoluyla sürekli olarak diğer insanların ulusal, kültürel, dilsel ve dini kimliklerini değiştirmeye çalıştı. Kürtler, Kurdistan'ın diğer bölgelerinde olduğu gibi Doğu Kurdistan’da çok sayıda savaşa, soykırıma, şiddete ve zorluklara katlandı. Jina Amini'nin ahlak polisi tarafından katledilmesi ve ardından İran'daki ayaklanmalar, Kürtlerin ve diğer azınlıkların İran'ın egemen sınırları içindeki güvencesiz durumunu gösterdi. Geçmişte ve yakın zamanlarda, Kurdistan'da çeşitli askeri, kültürel, politik, ekonomik, çevresel ve yasal araçlar kullanılarak Kurdistan'ın çevresi yaşanmaz hale getirildi.
Irak-İran savaşının ardından Kurdistan'da farklı bir politika izlendi. Kurdistan militarize edildi, ekonomik faaliyetler kısıtlandı, doğal kaynaklar sömürüldü veya yok edildi, eğitim olanakları kısıtlandı ve Kürt nüfusunun büyük bir bölümü “kolberi" gibi düşük ücretli ve güvencesiz işlere zorladı.
Kamerunlu tarihçi, siyaset teorisyeni ve kamu entelektüeli Joseph-Achille Mbembe'ye göre siyasetin ölümü, hükümetlerin iktidarı sürdürmek için güç kullanmasının ötesine uzanıyor. Esasen yaşamı sürdürme sorumluluğunu üstlenen ve sıklıkla demokrasi adını alan modern hükümetler, yönetimlerinin ilk günlerine kıyasla halk için hayatı dayanılmaz kılmak için daha sofistike araçlara ve kesin teknolojilere başvurur. Bu açık şiddet yerine başvurdukları alternatif şiddet türüdür. Siyasi ölüm kavramı nüfusların, yönetimin yeniden üretimi ve hedefleri için “faydalı” veya “zararlı” başlıkları altında yararlarına ve yeteneklerine göre nasıl sınıflandırıldığını açıklar. Seçim gibi demokratik unsurlara uygulandığından, siyasetin ölümü özellikle açık değildir.
Kolberler, hükümetten belirli süreler için belirli yerlere aktarmalarına izin veren resmi formlar ve izinler almaktalar. Ancak bu izinler, İran hükümeti tarafından kendilerine karşı kullanılan şiddeti azaltmıyor. Kolberlerin tek bir yük transferi gerçekleştirmek için haftalar veya aylarca beklemeleri gerekir. Aynı zamanda izin belgeleri için karaborsa bir piyasa gelişmiştir. Kolberlerin İran için özel bir işlevi vardır. Kaçakçılık ticaretinden kazanç sağlayan Kurdistan'daki ticari burjuvazi kolberin uygulanmasının nedenlerinden biridir. Sınır pazarlarının ve ticari faaliyetlerin arttığı bir bölgede üretim ve sanayi sektörlerinin olmaması, kaçakçılığın artması Doğu Kurdistan'ı hizmet alanı haline geldi.
Eşitsiz dağılımın sonuçları
Küresel ekonomiye göre 2022'de kadınlar için küresel işsizlik oranı ortalama %8,9 iken İran'da %18,9'du. Kadınlar, yalnızca yaşamlarını değil, aynı zamanda kendilerini destekleme yeteneklerini de sınırlayan ve eşit olmayan ekonomik sonuçlara yol açan bir dizi sosyal ve yasal kısıtlamayla karşı karşıya. Ayrıca araştırmalar, kız çocuklarının sürekli olarak erkek çocuklardan daha fazla yoksullukla karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Ek olarak, OECD'YE göre yoksulluğun kadınlarda erkeklerden daha belirgin olmasının cinsiyete dayalı nedenleri esastır: “Kadınlar ve erkekler genellikle farklı nedenlerle fakirdir. Kadınlar genellikle erkeklerden daha büyük sosyal kısıtlamalarla yaşamak zorundadır. Örneğin, arazi mülkiyeti veya kredilere erişim konusundaki yasal kısıtlamalar, kadınların kendi çabalarıyla hayatlarını ekonomik olarak iyileştirme konusunda erkeklerden daha az olasılığa sahiptir. Dahası, ev işleri ve çocuk bakımı gibi üreme sorumlulukları, onlara diğer uğraşlar için daha az zaman bırakır.”
Yukarıdaki alıntıyı İran'daki Kürtlerin ve diğer azınlıkların ekonomik ve politik durumu ışığında ele aldığımızda, gerçeklik iç karartıcıdır. Genel olarak İranlı kadınların sadece %14'ü istihdam ediliyor. Kadınlar ülke üniversite mezunlarının %50'sinden fazlasını oluşturuyorlar. 2022 Küresel Cinsiyet Farkı Raporu'na göre İran, ekonomik katılımda cinsiyet eşitliği açısından 146 ülke arasında 143. sırada yer alıyor. Kadınlar üst düzey siyasi ve ekonomik rollerde çok az temsil edilmektedir. İran hükümeti, kadınların işgücüne erişimini kısıtlayan çok çeşitli ayrımcı yasa ve kuralları, özellikle hem özel hem de kamu sektöründeki kadın istihdamı karşıtı uygulamaları kabul etmiş ve yürürlüğe koymuştur. İran'ın işgücü piyasasında kadınlara yönelik ayrımcılığı, egemen olan siyasi, sosyal ve kültürel ideolojiler tarafından şekilleniyor. Bu ideolojiler, kadınları anne ve eş gibi ideal rolleri benimsemeye zorlayıp kadınları kamusal yaşamdan mahrum bıraktı.
İran'da işsizlik oranları çok yüksektir. Kurdistan'da yoksulluk, işsizlik ve okuma yazma bilmeme düzeyleri Farsların yaşadığı bölgelere göre daha yüksektir. Bunun nedeni, İran devletinin ayrımcı politikasıyla doğrudan ilgilidir. 2014'ten bu yana hükümetin Kürtçe yayınları yasakladığı ve hükümeti eleştiren Kürt gazeteci veya akademisyenleri ağır şekilde cezalandırdığı bildirildi. Aynı şekilde okulların Kürtçe öğretimi yasaklandı ve Kürtçe isimlerin resmi sicillere kaydedilmesine izin verilmedi. İran'daki Kürtler ırkları, dinleri, cinsiyetleri, ekonomik durumları ve dilleri konusunda sistematik ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Örneğin, Uluslararası Azınlık Hakları Grubuna göre: “Kürt bölgesinin bol miktarda su kaynağı var. Hükümet tarafından sulamayı kolaylaştırmak ve hidroelektrik enerji üretimi için barajlar inşa edildi. Ancak Kürtler genellikle bu yatırımın faydalarından dışlanıyor. Bu alanlardan zorla yerinden edilip kırsal arazilerin, kötü barınma ve yaşam koşullarının olduğu yerlere yerleştirilirler.”
Bu sistematik yaklaşım, kolberinin var olmasının temel nedenlerinden biridir. Özellikle kadınlar, İran devletinin kadın düşmanı politikası nedeniyle sistematik cinsiyet ayrımcılığıyla da karşı karşıya. Kadın kolberlik, Pers-İran devletlerinin tarihsel olarak bu insanlara dayattığı sistematik ve köklü ayrımcılığın bariz sonuçlarıdır. Fırsat eşitliği eksikliği, yatırım eksikliği ve kaynaklara erişim eksikliği nedeniyle, kadınların çoğu yalnızca temel insani ihtiyaçları karşılamak için kolberi gibi düşük gelirli işlere zorlanmaktadır.
Kolberi bir tür güvencesiz yaşam olarak da tanımlanabilir. Buna yalnızca istihdam perspektifinden bakmak zordur, çünkü politik, ekonomik, kültürel ve sosyal olarak hayatın her yönünü etkiler. Aslında yasa, şiddet ve ölüm üreten mekanizmanın bir bileşenidir. Tehlikeli çalışmanın sonuçları sadece işyeri veya iş türü ile sınırlı kalmaz, aynı zamanda yaşamın tüm yönlerini, özellikle fiziksel ve zihinsel sağlığı, aileyi ve çevredeki insanları ve genel olarak sosyal yaşamlarının tüm yönlerini etkiler.
Butler, savaş halindeki yurttaşların yaşamlarının, ölümleri yas tutmaya değer olanlar, yaşamları ve ölümleri önemsiz olanlar olarak kategorize edildiğini savunuyor: "Savaş zamanlarında ‘biz’ kimiz sorusunu sormanın bir yolu, kimin hayatının değerli sayıldığını, kimin hayatının yasını tuttuğunu ve kimin hayatının yenilmez olarak kabul edildiğini sormak gerekir. Yenilmez bir hayat, hiç yaşamadığı için yas tutulamayan bir hayattır; yani hiçbir zaman bir hayat olarak sayılmamıştır.”
Kadın kolberlerin ölümleri, yaralanmaları, yaşamları bu kadar yüksek düzeyde görünmezliğe ve yokluğa maruz kaldığında nasıl yas tutmaya değer olabilir? Bugün Rojhilat'ta birçok kolber kadın sakatlanmakta, yaralanmakta, zayıflatıcı ve kronik rahatsızlıklar yaşamakta ve sonuç olarak işgücü piyasasından tamamen çıkmaya zorlanmaktadır. Özellikle ailenin ana geçimini sağladıkları durumlarda aşırı yoksulluk içinde yaşamaya devam ediyorlar.
Devletlerin ya da uluslararası mekanizmaların kolberiyi bir işgücü olarak temel haklarını korumalarına yönelik bir çözümü yok. Devletler özellikle İran, Kürtleri ve diğer azınlıkları ezmenin ana araçlarından biri olarak veya yoksulluk içinde ve kaynaklara erişimden yoksun tutmak için kolberiyi kullanıyor.
Birleşmiş Milletler Eski Genel Sekreteri Koffi Annan, "Kadınların güçlendirilmesinden daha etkili bir kalkınma aracı yoktur" demiştir. Bu nedenle kadınların toplumda ikinci sınıftan daha az statü rolüne sahip olmalarını sağlayarak bütün bir ulusu ezmenin ve daha fazla boyun eğdirmenin daha iyi bir yolu var mı?
*Çeviri: Jin Dergi
*Kaynak: https://nlka.net/eng/the-ungrievable-lives-of-kurdish-women-kolbers/