Geçen ay Paris’te İranlı aktivist Yasaman Aryani için yapılan protesto eylemi. İran’da politik kadın mahkumların düzgün gıdaya ve tıbbi bakıma erişimleri sürekli engelleniyor. Foto: Mohammed Badra/EPA
İran'da tutuklanan kadın aktivistler, ailelerinden yüzlerce kilometre uzaklıktaki tehlikeli koşulların bulunduğu hapishanelere gönderiliyor. Birçok cezaevine sürülen Kürt aktivist Zeynab Jalalian, sürgünleri mental işkence olarak tanımlıyor
İran’da kadın insan hakları savunucuları hızla artan hapis cezalarıyla karşı karşıyalar. Tutuklanan kadın aktivistler, ailelerinden yüzlerce kilometre uzaklıktaki tehlikeli ve endişe verici koşulların bulunduğu hapishanelere gönderiliyorlar.
İran’ın kadın aktivistlere dönük bu saldırgan yaklaşımı İngiliz asıllı olan İran vatandaşı Nazanin Zaghari-Ratcliffe’nin 1 yıl daha hapis cezası almasıyla tekrar gündeme geldi. 5 yıl boyunca hapiste kalan Nazanin ayrıca cezaevinden çıktıktan sonra da 1 yıl boyunca İran’ı terk edemeyecek.
Tutuklu bulunan kadın aktivistler için çalışmalar yürüten insan hakları savunucuları, son 6 ayda cezaevindeki tutsak kadınların herhangi bir açıklama olmadan başkentte bulunan Evin Cezaevi'nden alınarak uzaktaki cezaevlerine nakledildiğini açıkladılar.
Ayrıca politik kadın tutsaklar, adli suçlar işlemiş diğer mahkumlarla aynı koğuşlarda tutuluyorlar.
Bazı aktivistler kendilerini sorgulayan erkeklerin tecavüzüne maruz kalırken, tıbbi yardım talepleri de reddediliyor.
İran’da bulunan Siyasi Tutuklulara Özgürlük Kampanyası’nın sözcüsü Shiva Mahbobi, "Bu gerçekten korkunç. Gardiyanlar kadınların tüm eşyalarını alıyorlar. Aileleri bu politik tutukluların nereye götürüldüklerini bilmiyorlar. İçme suyu eksiklğinin yanı sıra birçok hastalık ve salgın var" diyerek bu durumu kadınlara dönük psikolojik işkencenin bir yöntemi olarak tanımlıyor.
Mahbobi’ye göre politik mahkumlara dönük adli tutuklular tarafından gerçekleştirilen saldırılar, gardiyanlar tarafından bilerek organize ediliyor.
Nasrin Sotoudeh, kadın haklarını savunduğu ve İran’ın zorla örtünme kanununu protesto ettiği için cezaevine konulan bir kadın avukat. Başkenttki Evin Cezaevi'nde tutulan Nasrin, geçtiğimiz ekim ayıda Varamin’de bulunan Şehr-i Rey Cezaevi'ne gönderildi. Ocak ayında kalp kası bandı hastalığı teşhisi konulan Nasrin, ciddi sağlık problemleri yaşıyor ve doktorlar Nasrin’in iyi havalandırılmış bir yerde tutulması gerektiğini söylüyorlar.
Fakat Uluslararası Af Örgütü’ne göre Şehr-i Rey Cezaevi'nin koşulları oldukça kötü. Af Örgütü’nün İran çalışanı Nassim Papayianni, bu cezaevinin eski bir tavuk çiftliği olduğunu söyleyerek, burada tutulan yüzlerce kadının temiz gıda, ilaç ve oksijene erişemediğini söylüyor. Pencerenin bulunmadığı cezaevinde güvenilir ve içilebilir suya ulaşmak da imkansız.
İranlı bir insan hakları aktivisti ve siyasi mahkum olan Saba Kordafshari de Şehr-i Rey Cezaevi'ne gönderilen tutuklular arasında bulunuyor.
Birçok cezaevine sürülen Kürt aktivist Zeynab Jalalian, cezaevi sürgünlerini mental işkence olarak tanımlıyor. Her seferinde kıyafetleri dahil hiçbir eşyasını alamadan sürgüne gönderilen Jalalian, ciddi sağlık problemlerine rağmen tedavi edilmiyor. Covid-19’a yakalandıktan sonra sağlık problemleri artan Jalalian’ın talebi her seferinde reddediliyor.
İranlı yazar Golrokh Ebrahimi Iraee, Ocak ayında Şehr-i Rey Cezaevi'nden 200 KM uzaklıkta bulunan Amol Cezaevi'ne sürgün edildi. Hiçbir duyuru yapılmadan sürgün edilen Ebrahimi Iraee’nın da özel eşyalarını almasına izin verilmedi. "Dini liderleri aşağılamak" ve "sistem karşıtı propaganda yapmak"tan tutuklanan ve yaklaşık bir yıldır cezaevinde bulunan Ebrahimi Iraee, İranlı güvenlik güçleri tarafından saçlarından tutularak yerde sürüklendi. (Kocası tarafından yazılan bir açık mektupta bu bilgiye yer veriliyordu.)
İran hükümetinin ölüm cezalarını barışçıl bir şekilde protesto ettiği için hapis cezası alan kadın hakları savunucusu Atena Daemi de hiçbir ön bilgilendirme olmadan Evin Cezaevi'nden Gilan şehrinde bulunan Lakan hapishanesine sürüldü.
Hak savunucusu Sepideh Gholian ise evinin kilometrelerce uzağındaki Bushehr Cezaevi'ne sürgün edilirken, yaklaşık 15 yıldır cezaevinde bulunan Maryam Akbari Monfared da aniden Evin Cezaevi'nden Semnan tutukevine nakledildi.
Yasaman Aryani ve Monireh Arabshahi Evin Cezaevi'nden Elburz şehrindeki Karaj hapishanesine sürgün edildiler.
Af Örgütü’nün İran çalışanı Nassim Papayianni, sürgüne gönderilen tüm kadınların haksız yere cezaevinde tutulduğunu söyleyerek, serbest bırakılmaları gerektiğini belirtti. Aldıkları hapis cezalarının adaletsizce olduğunu söyleyen Papayianni, "Politik kadın tutuklular için durum kötüleşiyor. Sürgün, mahkumları susturmak için yaygın olarak kullanılıyor. Özellikle de kadınlar demir parmaklıkların ardında olmalarına rağmen kampanya yürütüyorsalar."
Evin Cezaevi politik kadın mahkumların bulunduğu sembol cezaevlerinden biri. Bazı aktivistler İran’ın burayı kapatarak "hak savunucularını tutuklamadığını" göstermek istediğinden şüpheleniyorlar.
Kadınların özgürlüğü için mücadele eden Mahbobi, bu düşüncenin tehlikeli olduğunu söyleyerek şunları belirtti: "Durum alarm veriyor. İran bir yandan politik kadın mahkumları kötü koşullara sahip uzak cezaevlerine gönderirken, diğer taraftan hak savunucularını tutuklamadığını iddia edebilecek."
*Çeviri: Mehmet İnanç