En soldaki Kiranjit Kaur, 23 Şubat'ta Punjab, Talwandi'den Tikri protesto alanına, kayınvalidesi ve çocukları da dahil olmak üzere 20 kadından oluşan bir grupla geldi. "İki kızım var ve onların burada gördükleri güçlü kadın olarak büyümelerini istiyorum." Foto: Kanishka Sonthalia
55 yaşındaki Haryanalı bir çiftçi olan Sudesh Kandela, daha önce hiç protestoya gitmemiş ve evinden peçesini çıkarmadan ayrılmamış. Yumruklarını sıkarak "Ama şimdi buradayım. Baskılanamam. Yıldırılamam’ diyor
Hindistan’da kasım ayından bu yana çiftçilerin eylemleri devam ediyor. 100 günü aşkındır devam eden eylemlerde en az 248 çiftçi hayatını kaybetti. Başkent Delhi’nin hemen dışında 3 noktada kamp kuran çiftçiler, onları özel şirketlerin insafına bırakacak ve yaşamlarını yok edecek olan 3 tarım yasasının geri çekilmesini talep ediyorlar.
Yeni yıla girerken, başkent Yeni Delhi’de aşırı soğukların başlaması yetkilileri harekete geçirmişti. Ülkedeki baş yargıç protestolarda bulunan yaşlıların ve kadınların ikna edilerek evlerine gönderilmelerini emretmişti. Fakat çoğu ülkenin kırsal bölgelerinden (Punjab, Haryana ve Uttar Pradesh gibi) olan kadınların cevabı oldukça açıktı: Hayır.
Ortadaki Gurmer Kaur, arkadaşları Surjit Kaur ve sağda Jaswant Kaur ile 70'lerin ortalarında protestolarda “Okuma yazma bilmeyen bir kadınım” diyor. "İyi konuşamam ama sıkı oturabilirim ve eğer bu yasalar iptal edilmezse bir sonraki seçimlere kadar burada oturacağım." Foto: Kanishka Sonthalia
Time dergisine konuşan, taşıdığı hayat enerjisiyle dikkat çeken 74 yaşındaki Jasbir Kaur, "Hükümetin ‘kadınlar evlerine dönsün’ çağrısını duyduğumuzda içimizde bir patlama hissettik. Neden geri dönmeliyiz? Bu sadece erkeklerin protestosu değil. Erkeklerin yanında tarlalarda çalışıyoruz. Çiftçi değilsek biz kimiz?" ifadelerini kullanarak eyleme kararlılıkla devam ettiğini belirtiyor. Ghazipur Camp bölgesinde bulunan ve yaklaşık 100 gündür eylemlere katılan Kaur, bu süre boyunca yalnızca bir kez evini ziyaret etmiş.
Çiftçi değilsek biz kimiz?
Bu tarz sorular kadınlar tarafından nadiren sorulurken, kadınların yıllardır çiftçiliğe katkıları, alıştıkları ev işleri olarak uzun süredir göz ardı ediliyordu. Fakat devam eden en büyük eylem olan, belki de insanlık tarihinin en büyük eylemi olan Hindistanlı çiftçilerin eylemi, kadınların seslerinin duyulmasına yardımcı oldu. Protesto dalgası her yaştan, cinsiyetten, kasttan ve dinden milyonlarca kişiyi ortak bir amaç için birleştirdi: Eylül ayında başbakan Narendra Modi hükümeti tarafından kabul edilen tarım yasalarını ortadan kaldırmak.
Yasalar Ocak ayında askıya alındı fakat henüz tamamen ortadan kaldırılmadılar. Bu yasalar, özel şirketlere çiftçilerin ürünlerini direk onlardan almalarına izin veriyor. Çiftçiler ise yaptıkları açıklamada bunun minimum fiyat garantisinin bulunduğu ‘mandis’ denilen geleneksel toptan satış pazarlarını ortadan kaldıracağını ve ülkedeki bütün tarım üreticilerini büyük şirketlerin merhametine bırakacağını söylüyorlar.
Hindistan’daki tarımın belkemiğini oluşturan kadınlar, şirket sömürgeciliğinin en savunmasız mağdurları olabilirler. Oxfam India’nın verilerine göre kırsal bölgelerde yaşayan kadınların yüzde 85’i tarlalarda çalışıyorlar. Fakat bu kadınların yalnızca yüzde 13’ü toprak sahibi.
Tikri'de şarkı söyleyen, protesto şiirleri okuyan ve sloganlar atan kadınlardan esinlenen 18 yaşındaki çiftçi Sahumati Padha, solda ve Hiraath Jhade, merkezi Chhattisgarh eyaletinden geldi. Padha, "Hikayemizi onlara ve Hindistan'ın geri kalanına getirmek istedim. Görünmemiz gerekiyor" diyor. Foto: Kanishka Sonthalia
Kadın emeği uçsuz bucaksız ama görünmez
Başkentin hemen dışındaki Tikri kampında bulunan eylemcileri organize eden Punjab Kisan Sendikası üyesi Jasbir Kaut Nat kadınların durumuyla ilgili olarak, "Kadınlar çiftçi olarak kabul edilmiyorlar. Emekleri uçsuz bucaksız, ama görünmez" ifadelerini kullanıyor.
"Bu yasa bizi öldürecek, elimizde kalan az sayıdaki şeyi de yok edecek" diyen Punjab’ın Talwandi bölgesinden olan Amandeep Kaur, eşinin 5 yıl önce, kötü gelen bir mahsulün ardından 7 bin dolar borçlandığını ve bu nedenle intihar ettiğini söylüyor. Çiftçiliğin yanı sıra Kaur, ailesini geçindirebilmek için sağlık işçisi olarak çalışıyor. O ve iki kızı, ancak kocasının ölümünden sonra toprak üzerinde hak sahibi olabildiler. İntihar ederek yaşamına son veren çiftçilerin ailelerine Hindistan’da hükümet tarafından tazminat verilirken, eşinin cenazesine otopsi yaptıramayan Kaur bu haktan da yararlanamadığını söyleyerek şunları ekliyor: "Tazminat prosedürlerini bile bilmiyordum. Ben nasıl ürünlerimi almaya gelen şirket çalışanlarıyla müzakere edeceğim?"
Gıda ve Tarım Örgütü (Food and Agriculture Organization – FAO) hem tarımsal gelişmenin hem de gıda güvenliğinin güvenceye alınması için kadınların seslerinin erkeklerle eşit oranda duyulması gerektiğini açıklayarak, kadınlar ve erkekler arasındaki uçurumun (cinsiyet uçurumu) son bulması için eylem çağrısında bulundu.
Şimdi protestolarda kadınlar yüksek sesle konuşuyorlar. Bundan önce bazı kadınlar peçeleri olmadan asla evlerinden çıkmazlarken, şimdi sahnede binlerce erkeğin önünde konuşuyorlar. Çoğu kadın, çiftçi erkeklerin güç sembolü olan traktörlerle eylem alanına geldiler. "Kadınlar burada kadınları değiştiriyorlar’ diyen Nat, kadınların artık kendilerini çiftçi olarak tanımladıklarını söylüyor.
Haryana'dan bir cinsiyet hakları aktivisti olan Sudesh Goyat, en başından beri Tikri protesto sahasındaydı, kadınları harekete geçirmeye ve 18 Ocak'ın Kadın Çiftçiler Günü olarak tanınmasına yardımcı oluyor. "Kadınlar arasında kendi güçleri hakkındaki farkındalık hiç bu kadar yüksek olmamıştı" diyor. Foto: Kanishka Sonthalia
29 yaşında olan hukuk öğrencisi Ravneet Kaur ise, Hindistan’da konuşulması tabu olan bir konuyu Ghazipur kampında başarıyla normalleştirdi: Regl
Ravneet Kaur, kampın içine bir kadın mağazası kurarak, kadınların çekinmeden hijyenik pedleri alabilmelerini sağlıyor. Ravneet, erkeklerin bu duruma kısa sürede alıştıklarını söyleyerek, "Artık çekinmeden ped alabiliyorlar" dedi.
Şimdilik kadınlar görülüyor, duyuluyor ve tanınıyorlar. Bu durum cinsiyet eşitliğinin nasıl olduğuna dair yeni bir görünüm sunarken, eylemlerdeki düşünce yapısının protestolardan sonra topluma yayılıp yayılmayacağı belirsizliğini koruyor…
Kadınlar da artık kendilerini farklı görüyor. Tikri'de, 55 yaşındaki Haryanalı bir çiftçi olan Sudesh Kandela, gösterinin büyüsüne kapılmış yerel bir tiyatro grubu tarafından sahnelenen bir oyunu izliyor. Daha önce hiç protestoya gitmemiş ve evinden peçesini çıkarmadan ayrılmamış olan Kandela, yumruklarını sıkarak "Bir kadın, bir eş ve anne olarak benden beklenenlerin ötesinde neler yapabileceğimi bilmiyordum. Ama şimdi buradayım. Ben baskılanamam. Yıldırılamam. Satın alınamam’ ifadelerini kullanıyor.
Bindu Ammini, Kerala'dan tanınmış bir Dalit hakları ve kadın hakları aktivistidir. "Çiftçilere destek olmaya geldim" diyor. “Ama herhangi bir kast veya cinsiyet ayrımcılığının olmadığı çok farklı bir Hindistan gördüm. Umarım protestonun ötesinde devam eder." Foto: Kanishka Sonthalia
*Çeviri: Mehmet İnanç
*Kaynak: https://time.com/5942125/women-india-farmers-protests/