Solcu, ilerici sendikaların pek çoğunda erkekler hala kadın emeğine dair sorunları, işçi sınıfının mücadelesinin bir parçası olarak görmüyor… Neyse ki kadın emeği mücadelesinin peşine düşmüş kadınlar var
Bu yazıda sizlere yayın hayatına yeni başlayan bir kadın emek sitesini, “Kadın İşçiyi” tanıtmak istiyorum. Siyasi partilerden, gruplardan, sendikalardan bağımsız bir grup feminist kadınının çabalarıyla 17 Kasım 2020’de internet üzerinden yayına başlayan site, kadın emek hareketi içinde de sendikal hareket içinde de önemli bir boşluğu doldurmaya aday görünüyor…
Biliyorsunuz, kadınlar neolitik çağdan bu yana çalışıyorlar, bitkiyi hayvanı, erkeği ehlileştiren hep kadınlardı. Tarım devrimi denilen şey kadının bilgeliğine, buluşlarına, emeğine el koyma ile başladı. O gün bugündür, kadın emeği üzerinde sömürü devam ederken, kadınlar da el konulan emeklerinin görünür olması, değer bulması için mücadele ediyorlar.
Kapitalist dünya düzeninde ise kadınlar emeği en ucuz olan kesimdir ve kuralsız, güvencesiz, sağlıksız koşullarda çalışırlar. Clara Zetkin’den Rosa Lüksemburg’a kadar pek çok öncü kadın, çalışma yaşamında eşitliğin sağlanması, sömürünün azaltılması doğrultusunda mücadele verdiler. Ağır bedeller ödediler.
Buna rağmen çalışma yaşamında her şey erkeğin taleplerini yerine getirmek için düzenlenir. Örneğin, toplu sözleşmelere kadınların istekleri hiçbir zaman yansıtılmaz. Pek çok sendika böyle bir şey olabileceğinin farkında bile değildir.
Avrupa ülkelerinde sendikalar içinde kadınların eşit üye olmak için verdikleri mücadele, ürünlerini verdi ve toplumsal cinsiyet çalışmaları bu sendikaların olmazsa olmaz gündemlerinden biri haline geldi. Yıllardır bu böyle…
Fakat Türkiye’de durum çok farklı ve vahim. Solcu, ilerici sendikaların pek çoğunda erkekler hala kadın emeğine dair sorunları, işçi sınıfının mücadelesinin bir parçası olarak görmüyor ve bu konuda ayrı bir politika üretmenin gereksiz olduğunu düşünüyorlar. Aynı 19. yüzyılın başında ve ortasında Zetkinlerin mücadele verdiği, erkek sendikacılar gibi….
Neyse ki kadınlar var
Muhafazakâr sendikacılar ise evi erkek geçindirir düşüncesinde oldukları için “eşdeğerde işe eşit ücret” talebine karşı çıkıyorlar.
Neyse ki kadınlar kadın örgütleri, kadın çevreleri var. İşyerlerinde, sendikalarda kadın emeği mücadelesinin peşine düşmüş, eyleyen, araştıran, yazan, örgütleyen kadınlar var.
Yukarıda bahsettiğim Kadın İşçi, haber sitesi belli ölçülerde bu kadınları bir araya getiriyor. Sendikalarda kadın işçinin örgütlenmesi, eğitimlerle güçlendirilmesi ve toplu iş sözleşme politikalarına kadınların taleplerinin yansıtılabilmesi için politika üretebilecek kadınlara ihtiyaç var. Kadın İşçi gazetesi, bence bu politikaların oluşturulmasında sendikalarda çalışan kadınlara da bilgi sunabilecek.
Sendikalarda hüküm süren erkek egemen anlayış kadınların karar mekanizmalarında yer almasının önüne geçiyor. Kadın taleplerinin sendikal politikalar içinde daha fazla yer alması için onların yönetim kademelerinde de daha fazla bulunması gerekiyor. Yönetimde olunca gücünüz ve politikalara etkiniz artıyor haliyle.
Çalışma koşulları güvencesizleştikçe hem işyerlerinde hem de sendikalarda kadına yönelik şiddet, cinsel taciz, mobbing artırıyor. Sendikalar çoğu zaman bunlara karşı politika üretmekte yetersiz kalıyor. Sendikalarda ayrımcılığa karşı mücadele veren kadınlar olarak biz de çoğu zaman aciz kalıyor, her şeye birden yetişemiyoruz. Ben Kadın İşçin’in sendikal alanda kadın çalışması yapan kadınları da güçlendireceği kanısındayım.
Sendikalar kürtaj hakkını savunmalı
Çıkış bildirilerinde herkese eşit mesafede olduklarını vurguladıktan sonra “Toplumsal cinsiyet temelli her türlü ayrımcılıkla mücadele eden ya da bu konuda çaba harcayan sendikaların, siyasi partilerin yapıp ettiklerine de gözümüz kapalı değil” sözleriyle sendikalara karşı tutumlarını açıkça belli ediyorlar. Biz sendikalar içinde kadın politikası yapan kadınlar olarak, bu çağrıyı değerlendirebiliriz.
Siteye baktığınızda sizin de gözünüze çarpmıştır, ücret eşitliği, kadın işçi örgütlenmesi, feminist bir kadın emek tarihi konularına önem veriyor. Kadın çalışması yapan sendikaların deneyimleri de yapılan söyleşiler aracılığıyla yansıtılmış. Bunları olumlu buldum.
Polonya’da geçtiğimiz ekim ayında Anayasa Mahkemesi’nin kürtajı yasaklama kararı ile ilgili biliyorsunuz kadınlar greve gitmiş, sokakları eylem alanı haline getirmişlerdi. Kadın örgütlerinin kararlı duruşları sonuç verdi ve kürtaj kararı Kasım ayı başında ertelendi. Sendikalar kadınların bedenlerine yönelik bu en temel hak konusunda, politika geliştirip, bir şeyler yapabilir mi? Kadın İşçi’de yer alan Alman Hizmet Sendikası kadınlarının yayımladıkları kürtaj hakkı bildirisi, kadın işçilerin taleplerine karşı sendikaların üretmek zorunda oldukları ne kadar geniş bir politik talepler zinciri olduğunu gösteriyor bizlere. Alman Hizmet Sendikası’ndan kadınlar din, ırk, cinsel yönelim farkına bakılmaksızın, her kadının kürtaj hakkına kayıtsız şartsız sahip olduğunu belirttikten sonra, kürtajın yükünü kadınların karşılamayacağını ve bunun sağlık sigortası kapsamına alınmasını gerektiğini söylüyorlar. Bu örnek bizlere de kadınlara dair her konuda sendikaların politika üretebileceğini gösteriyor.
Kadın İşçi gazetesinde çalışan, emek veren kadın arkadaşlarla yolumuz çok kez kesişti. DİSK’te bir ara yönetime sunduğumuz tüzük çalışması sırasında, daha sonra KEİG aracılığıyla yürüttüğümüz çeşitli sendika eğitimlerinde…
Pek çok eyleme birlikte katıldık, ortak açıklamalar yaptık, Taksim’de 1 Mayıs 1977 katliamında yaşamını yitiren kadınlar için yürüdük, Kadıköy’de barış istedik…
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Dayanışma günü olan 25 Kasım arifesinde böyle bir gazetenin yayına başlamasını anlamlı buluyorum. Tarlada, bağda, bahçede, fabrikada, AVM’de, atölyede, ofiste, sendikada kadın emeği ve mücadelesini yükseltmek için Kadın İşçi’nin önemli bir rol üstleneceğini düşünüyorum, yolları açık olsun…