Kobanê sadece DAİŞ çetelerinin saldırdığı, savaşçı ve halkın kendini koruduğu bir yer değil. Orada bir fikir direndi. Ulus devletlerin zulmü altında ezilen halklara ‘Bir çıkış var’ denildi
Ulus-devlet modeli, sınırları belirlenmiş bir coğrafyada, tek bir dil, kültür ve kimliğe dayalı bir ulus yaratmayı hedefler. Bu modelde, farklı etnik veya dini kimlikler, bir tehdit olarak görülür ve asimilasyon politikaları aracılığıyla imha ve inkar sürecine tabi tutulur. Ulus-devletin inşa süreci, tarih boyunca pek çok topluluğun kimlik kaybına uğramasına, kültürel değerlerinin yok olmasına ve bazı durumlarda da ciddi insan hakları ihlallerine ve katliamlara sebep olmuştur. Bugün de etnik ve kültürel farklılıklara sahip halkların bu yapı içinde kendilerini ifade etme zorlukları devam etmektedir. Bu bağlamda, Rojava’da pratikleşen demokratik ulus modeli, bu sorunları aşmak için bir alternatif sunmaktadır.
2014’ten beri her yıl olduğu gibi bu yıl da 1 Kasım Dünya Kobanê Günü kutlanırken elbette ki asıl hedefin bu çözüm modeli olduğunu vurgulamak gerekiyor.
Kuzey ve Doğu Suriye’de (Rojava) hayat bulan bu model tam da ulus devlet sisteminin yarattığı bu sorunların çözümü için Abdullah Öcalan tarafından ortaya konulan alternatif bir modeldir. Abdullah Öcalan, bu modelin önemi ve gerekliliği ile ilgili, “Çözümleyici bir model olarak demokratik ulus modeli devlet-ulusçuluğunun paramparça ettiği toplumsal ilişkileri yeniden demokratikleştirir; farklı kimlikleri uzlaşıcı, barışçı ve hoşgörülü kılar (…) Kapitalist modernitenin alternatifi demokratik modernite ve temelinde yatan demokratik ulustur; demokratik ulusun içinde ve dışında ördüğü ekonomik, ekolojik ve barışçıl toplumdur. Günümüzde içi boş veya boşaltılmış olan ulus-devletin kendisi, onun bölgesel ve küresel birlikleri ve özellikle BM yerine, üstün sorun çözümleyici özelliğiyle yeni demokratik ulusların hızla inşa edilmesidir. Demokratik ulusun sadece tekil ulus-devletin yerini alması veya dönüşümü olarak görülmemesi, bölgesel (AB kısmen bu yoldadır) ve küresel modellerinin de iç içe geliştirilmesi küresel finans kapital krizinden çıkışın en doğru, ahlaki ve politik yoludur” demektedir.
Elbette ki 134 günlük Kobanê direnişi ve gerçekleşen Rojava Kadın Devrimi öyle bir gecede olmadı. Bir YPJ’li komutanın dediği gibi 34 yıllık bir mücadelenin eseriydi. Yıllarca süren ve ilmek ilmek dokunan bir direnişin ürünüydü.
Kobanê direnişi, Abdullah Öcalan’ın “demokratik ulus” ve “demokratik konfederalizm” fikriyatının pratikte uygulanabildiği en önemli alanlardan biri olmasıyla da dünyada önemli bir örnek teşkil ediyor. Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği bu düşünce; etnik, dini ve kültürel farklılıkları bir zenginlik olarak kabul eder ve bu çeşitliliğin eşitlik, adalet ve özgürlük ilkeleri çerçevesinde barış içinde bir arada yaşamasını amaçlar. Bu anlayış, Ortadoğu gibi çok kültürlü bölgelerde halklar arasında dayanışma ve bir arada yaşamayı sağlayabilecek bir toplumsal model önerir. Kobanê direnişi sırasında bu model, sadece askeri bir direniş değil, toplumsal dayanışma ve yönetim açısından da hayat bulmuş ve dünya genelinde dikkat çekmiştir.
Kobanê’ye karşı gelişen DAİŞ saldırısının asıl hedefi elbette ki bu modeli boğmaktı
15 Eylül 2014’te DAİŞ çeteleri, Kobanê’yi kuşatarak tüm sivil halkı hedef almış; katliamlar yaparak insanlığa karşı savaş suçları işlemiştir. YPG ve YPJ savaşçıları, DAİŞ’in bu saldırılarına karşı meşru savunmaya geçerek, 134 gün süren tarihi bir direniş ile çeteleri yenilgiye uğratmıştır. Bu süreçte, Kobanê’de halk da DAİŞ’in saldırıları karşısında toplumsal dayanışma ruhuyla direnmiştir. Bu süre boyunca, dünya genelindeki halklar da Kobanê’ye destek vermiş, 1 Kasım 2014’te dünya çapında Kobanê ile dayanışmayı göstermek amacıyla milyonlarca insan sokaklara çıkarak birçok eylem gerçekleştirmiştir. 30’dan fazla ülkede ve 200’den fazla şehirde düzenlenen bu eylemler, Kobanê direnişine olan küresel desteği simgeledi. Avrupa’dan Ortadoğu’ya, Amerika’dan Asya’ya kadar geniş bir coğrafyada gerçekleşen bu eylemlerde Kürdistan, Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere ve Türkiye gibi ülkelerde geniş katılımlı yürüyüşler ve mitingler yapıldı. Toplam katılımcı sayısının milyonları bulduğu bu eylemlerde, Kobanê halkının mücadelesine destek mesajları verilerek DAİŞ’in saldırılarına karşı Kobanê’deki Kürt direnişi ile dayanışma gösterildi.
1 Kasım; özgürlük, demokrasi, devrim ve dünya genelinde insan haklarını savunan herkes için bu anlamda önemli bir gündür. Bu tarih, akademisyenler, insan hakları savunucuları, Nobel Barış Ödüllü yazarlar ve sivil toplum örgütlerinin ortak çağrısıyla “Dünya Kobanê Günü” olarak ilan edildi. 2014 yılında Avrupa Birliği Türkiye Yurttaş Komisyonu (EUTCC) ve Peace Camping inisiyatifinin öncülüğünde yapılan “Kobanê ve insanlık için küresel seferberlik” çağrısı, 1 Kasım’ı evrensel bir özgürlük sembolü haline getirdi. Nobel Barış Ödülü sahibi Adolfo Perez Esquivel ve Amerikalı filozof Noam Chomsky gibi birçok ünlü ismin de destek verdiği Dünya Kobanê Günü, halkaların özgürlüğü, insan hakları, barış ve dayanışma ruhunu yaşatan evrensel bir sembol olarak her yıl kutlanmaktadır.
Kobanê sadece DAİŞ çetelerinin saldırdığı, savaşçıların ve halkın kendini koruduğu bir yer değil. Orada bir fikir direndi. Bir inanç direndi. ‘Tarihin sonu geldi’ diyenlere, ‘devrimler çağı kapandı’ diyenlere bir cevap verildi. Ulus devletlerin zulmü altında ezilen halklara ‘Bir çıkış var’ denildi. Umudun ve fikirlerin yenilmezliği karşısında DAİŞ zihniyetli tüm sistemlerin çöküşünü müjdeledi. Çünkü dayanaklarını yeni bir inşa sistemi öneren ideolojik ve felsefik bir düşünce sisteminden alıyordu.
Kadın Devrimi’nin ve Kobanê direnişinin öncüleri
Rojava Devrimi’nin harcına isimleriyle, cesaretleriyle, umutlarıyla kazınmış kadınlar Kobanê savunmasında en etkili rolü oynadı. Onlar, bu özgürlük mücadelesinin unutulmaz kahramanları, bu toprağın sonsuz direnişçileri oldular. Arin Mirkan, savunduğu tepede bir fedai olarak Kobanê’nin simgesi oldu, cesaretiyle direnişi alevlendirdi. O, elindeki son nefesle bile umut ekti; adını direnişin sarsılmaz temel taşlarından biri yaptı.
Avesta Xabûr, tüm engellere meydan okuyarak, fedakarlığın ve inancın simgesi haline geldi. O, zorluklar karşısında eğilmeyen duruşuyla devrime can verdi; Rojava’nın demokratik geleceğini korumak uğruna mücadele etti. Her bir adımı, özgür yarınlara atılan bir adımdı; arkasında devrimci ruhla yoğrulmuş bir miras bıraktı.
Viyan Peyman, sesi ve sözü ile devrimci sanatın en önemli örneklerinden biri olurken, aynı zamanda silahı ile Kobanê direnişinin ölümsüz militanlarından biri oldu.
Ve daha binlerce militan kadın, devrimin adalet, özgürlük ve eşitlik özlemini taşırken, Kobanê’nin topraklarında Rojava’nın demokratik ve özgür geleceğine inanarak yumdu gözlerini. Onların bıraktığı miras, Rojava’nın her sokağında, her tarlasında, her meclisinde yaşamaya devam ediyor. Arin, Avesta, Havin, Sara, Sarya Özgür ve nice kadın, özgürlük ateşini yakan yıldızlar olarak gökyüzünde parlıyor; onların adları, Rojava’nın kalbine kazınmış birer özgürlük feneri olarak yolumuzu aydınlatıyor.
Her birinin anısı, Kobanê direnişinde ve Rojava’nın demokratik inşasında yaşamaya devam ediyor. Onların bıraktığı iz, Rojava’nın yarınları için atılan her adımda, verilen her kararda, dökülen her gözyaşında yaşıyor; kadınların inançla ördüğü bu devrim yolculuğu, onların cesur yürekleriyle ebediyen sürecek.
Enternasyonal dayanışma
Kobanê direnişine dünyanın dört bir yanından savaşçıların katılması, Rojava’nın “demokratik ulus” fikrini somut olarak yansıtan bir örnek haline gelmiştir. Kobanê direnişi tam olarak bu ilkeyi hayata geçirmiştir.
Direnişe katılan enternasyonal gönüllüler, Kürtlerin yanı sıra, Latin Amerika, Asya, Avrupa ve ABD’den gelen devrimciler, anarşistler, sosyalistler ve feministler gibi geniş bir yelpazeyi içeriyordu. Bu eylemciler, Rojava Devrimi’nde kadın özgürlüğü ve toplumsal adalet ilkelerine dayalı bu yeni toplum modelinin inşasına destek vermek üzere savaşa katıldılar
Demokratik ulus anlayışının bir diğer özelliği, ulusal devlet modelinin yerine halkların kendi kendilerini yönettikleri bir konfederal yapı kurma hedefidir. Kobanê direnişi ve Rojava Devrimi, Kürt halkının bu modelini savunurken, farklı halklardan savaşçıların katılımıyla, ulusal sınırları aşan, kültürel çeşitliliği kucaklayan bir yapı yaratmıştır. Bu direniş, hem uluslararası desteğin hem de enternasyonal dayanışmanın gücünü gösteren bir sembol haline gelmiştir
Dünya Kobanê Günü, yalnızca Kobanê halkının direnişini anmak değil, aynı zamanda insan hakları, barış, özgürlük ve dayanışmanın küresel bir simgesini yaşatmak amacıyla her yıl 1 Kasım’da kutlanmaktadır. Abdullah Öcalan’ın demokratik ulus ve demokratik konfederalizm fikriyatının bir yansıması olan Kobanê direnişi, Ortadoğu ve dünya halkları için alternatif bir toplumsal model olarak öne çıkmaktadır. Toplumsal meşru savunma, radikal demokrasi ilkeleri ve demokratik konfederalizm aracılığıyla, bölge halklarının barış ve adalet içinde yan yana yaşamaları mümkün oldu. Dünya Kobanê Günü, tüm halklar için ortak bir inşa sistemi, umut ve dayanışma günü olarak önemini korumaktadır. Günümüzde süren savaşların temel çözümü de bu fikirde aranmalıdır. Çünkü kapitalist modernitenin yarattığı krizlerin çözümü bu modelde saklı.