Sağ milliyetçi ve ırkçı yönelimler kuşkusuz en çok siyasetçilerde görünür oluyor. Siyasetin dilinin ve yöntemlerinin erkekleştiği, mafyatik racon kesen yöntemlerin bir siyaset yöntemi olarak yansıtıldığında toplumdaki erkeklik kodları daha belirgin hale geliyor. Uluslararası kadın ağlarında çeşitli deneyimleri paylaşmak bu anlamıyla önemli. Kadının siyaset dilinin ve yöntemlerinin evrenselleşmesi, dayanışmanın gelişmesi, ortak erkek yöntemlerine karşı en iyi mücadele biçimi. Elbette bu ağlar henüz çok yeni olsa da ciddi bir farkındalık yaratıyor
Kadın mücadelesinin ve dayanışmasının sınırları aştığı artık büyük bir hakikat ve bu hakikat her zeminde her koşulda kendini bir şekilde mutlaka gösteriyor. Kadınlar farklı ülkelerdeki ve kıtalardaki kadınlarla iletişim yolları ve ağları ile deneyimlerini paylaşmayı mutlaka başarıyor. Her deneyim paylaşımı aynı zamanda yeni başarıların ilham kaynağı oluyor.
Dünyada siyasal güncel gelişmelerin ve savaş politikalarının günlük ve saatlik değiştiği bir zaman diliminde kadın gündemlerinde ısrar etmek ve bunun ağlarını kurmak elbette ki meşakkatli bir iş. Zira 29-30 Haziran tarihinde bu genel gündemlerin dışında farklı kıtalardan ve ülkelerden kadınların bir araya geldiği bir kadın toplantısına ev sahipliği yaptık. Progressive Alliance (İlerici İttifak) Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma grubu DEM Parti ev sahipliğinde ilk yüz yüze çalıştayını İstanbul’da gerçekleştirdi. Hindistan’dan Filipinler’e, Kamerun’dan Kırgızistan’a, Eswatini’den Ukrayna’ya, Filistin’den Malezya’ya, Ürdün’den Nikaragu’ya 19 ülkeden 30’a yakın kadın siyasetçi bir araya geldik. Kendi deneyimlerimizi paylaştık ve toplumsal cinsiyet eşitliği için ortak mücadele yöntemlerini konuştuk.
Yaşadığımız ülkeler, içerisinde olduğumuz toplumsal yapılar ve kültürler farklı olsa da mücadele ettiğimiz yapı, erkek aklı ve kadın düşmanı politikalar aynı. Farklı ülkelerde siyaset yapıyor olsak da yaşadığımız zorluklar, mücadele ettiğimiz erkeklik zihniyeti o kadar çok benziyor ki, erkeklik evrensel bir norm haline gelmiş diye düşünmeden insan kendini alamıyor. Ama her şeye rağmen kadınların başardığı o kadar çok şey var ki geleceğe umutla ve güvenle bakmayı sağlıyor. Malezya’dan gelen kadın parlamenter konuşmasında şöyle demişti ‘kadın mücadelesi yürütmek bana annemden miras kaldı.’ İşte kadının siyasetteki farkı bu bence… Kadınlar mücadele etmeyi ve dayanışmayı miras bırakırken; erkekler savaş politikalarını ve otoriterliği miras bırakıyor.
Dünyada giderek yaygınlaşan sağ milliyetçi ve ırkçı iktidarlar kuşkusuz kadın düşmanlığını ve cinsiyetçi politikalarını da derinleştiriyorlar. Ulus devletlerin kendini yeniden inşa etmeye çalıştığı bu yüzyılda erkeklik de kodlarını güçlendirerek “makbul kadın” kodlarını yeniden güncelleme girişimlerinde bulunuyor. Belirlenen sınırlar içerisinde, yanılgılı bir özgürlük algısı ile kadınları kendi istedikleri sınırlarda tutmayı bin bir yolla ve hile deniyor erkekler.
Sağ milliyetçi ve ırkçı yönelimler kuşkusuz en çok siyasetçilerde görünür oluyor. Siyasetin dilinin ve yöntemlerinin erkekleştiği, mafyatik racon kesen yöntemlerin bir siyaset yöntemi olarak yansıtıldığında toplumdaki erkeklik kodları daha belirgin hale geliyor. Uluslararası kadın ağlarında çeşitli deneyimleri paylaşmak bu anlamıyla önemli. Kadının siyaset dilinin ve yöntemlerinin evrenselleşmesi, dayanışmanın gelişmesi, ortak erkek yöntemlerine karşı en iyi mücadele biçimi. Elbette bu ağlar henüz çok yeni olsa da ciddi bir farkındalık yaratıyor.
Demokratik siyasette kadın dili ve yöntemlerini konuşmak çok önemli bu siyasetin, etik ve estetiğini yeniden inşa etmenin yöntemidir. Kurumsal politikanın erkekle özdeşleştiği, liderliği sadece erkekle eş değer gören ezme ve ezilme üzerine kurulmuş politika toplumlar yararına olamaz. Kuşkusuz kadınların demokratik siyasetteki rolü ve etkileri üzerine söylenecek çok şey var. Ancak farklı kıtalar ve ülkelerden kadınların bir araya geldiği bu toplantıda şunu fark ettim ki bir kadın konfederalizmini tartışmak mümkün.
Kadın konfederalizmi; dayanışmadan öte, erkek egemenliğine karşı ortak bir mücadele ağı ve özgürlükçü bir toplum inşa sürecidir. Kadın özgürlük talebinin sınırları aştığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu yüzden ülkeler arası ve hatta kıtalar arası ortak bir kadın mücadelesine her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Kadın kadının dostu ve yoldaşı olduğu, erkek egemen zihniyete karşı yan yana durduğu sürece; kadın özgürlük mücadelesinin kazandığı bir dünya mümkün.