Şimdi bizim yapacağımız tek şey ise Rozerin’in verdiği mücadeleyi devam ettirmek. Şiddet faili ve kadın katili Özcan Yıldız’ın en ağır cezayı alması için dosyanın takipçisi olmak. Adalet yerini bulduktan sonra da bu ismi hiç unutmamak…
Annesi Şükran Atlı, Rozerin’i “O kapıdan alıp diğer kapıdan çıkarıyorlar. Eğer diğerlerine müebbet verselerdi bu adam kızımı katledemezdi. Sadece adalet istedik. Adalet, adalet, adalet” sözleri ile uğurluyor. Bizim de yapacağımız tek şey bu mücadelenin devamını getirmek.
Türkiye’de kadın cinayeti ve kadın şiddet vakaları günden güne artıyor. Her haberde yaptığımız gibi rutin bir şekilde rakamlarla desteklemek istemediğim bu olay artık cins kırımı boyutuna vardı. Yargıdan, siyasetçilerin erkek-devlet dilinden ve toplumsal rollerden cesaret alan fail erkekler, suçlarını işlemeden önce alacağı cezaya kadar her şeyi hesaplıyor. Peki, nedir bunlar? Fail erkek ilk olarak tehdit ederken savunmasında kullanacağı “Beni tahrik etti” cümlelerini hesaplar, bir kadına şiddet uygularken alacağı uzaklaştırma kararının kaç gün süreceğini ya da kendisine takılan kelepçenin nasıl kırılacağını hesaplar. Yine bir kadını katlederken, katılacağı duruşmalarda giyeceği gömleğin ve taktığı kravatın rengini, akıtacağı timsah gözyaşlarının sayısını hesaplar.
Bu hesaplamalara yapacağı savunmalar da eklenince tabi mahkeme salonlarında konuşulan şey katledilen kadının hikâyesi, gördüğü şiddet ya da yıllarca maruz bırakıldığı işkence olmaz. Ne olur; failin duruşmada ki hal hareketi, pişman olmasa bile akıttığı gözyaşı, yine kadının şiddet görürken çığlık atıp atmadığı olur. Tabi bunlara bakmadan emsal kararla faile gerekli cezayı veren savcı ve hâkimler de var. Ama şu an ki tabloya baktığımızda fail lehine verilen kararların çoğu bu katliamları caydırmak için emsal olarak verilen ceza kararlarını da arkada bırakıyor.
Şimdi bize “son 5 yılda katledilen kaç kadının adını hatırlıyorsunuz” diye sorulsa, çoğumuz kamuoyuna yansıyan ve davası sonuna kadar takip edilmiş kadın isimlerini sayarız. Ben de bu yazıda önümüzde ki yaşamımız boyunca unutmamamız gereken bir kadının hikâyesini yazacağım. O kadının adı Rozerin Yıldız.
3 çocuk annesi Rozerin Yıldız 8 Haziran 2022 tarihinde evli olduğu bekçi Özcan Yıldız adlı erkek tarafından ateşli silahla katledilmek istendi. Yıllarca sistematik şiddet gören Rozerin için bu katliam girişimi ilk değildi tabi. 9 yıl önce evlendiği Özcan Yıldız’ın şiddeti ilk günlerde başladı. Bu süreçte şiddet sistematik bir şekilde devam ederken Rozerin Yıldız, ölüm tehditleri de almaya başladı. İntihara sürüklenen Rozerin, gördüğü şiddet nedeniyle iki kez sığınma evine gitti. Burada fail Özcan Yıldız’ın akrabalarından aldığı tehditler nedeniyle şiddet gördüğü eve dönmek zorunda kalan Rozerin Yıldız, aile evine gittiğinde de aile büyükleri tarafından “Barışırsınız bir şey olmaz” denilerek geri gönderildi.
Geri döndükten sonra aynı şiddetin devam ettiği evde failin akrabaları sistematik bir olaya dönen “aldatma” iddialarını ortaya attı. Ortaya atılan iddia üzerine Rozerin‘in ailesinin dediklerine göre failin aile meclisinden ‘ölüm’ kararı çıktı. Olay günü evde ilk olarak işkenceye maruz bırakılan Rozerin’in kolu kırıldı. Kolu kırıldıktan sonra bekçi olan Özcan Yıldız tarafından devletin silahı ile hedef alınan Rozerin ağır yaralandı. Olaydan sonra yakalan(a)mayan fail iki gün sonra geldiği karakolda teslim oldu. Failin teslim olması ile beraber savcılık açılan dosyaya gizlilik kararı verdi. İşte Rozerin’in bir diğer hikâyesi de 8 Haziran’dan sonra başladı. Yıllarca şiddete karşı verdiği mücadeleyi bu sefer de yaşamak için verdi.
Başına aldığı kurşun darbesi nedeniyle komaya giren Rozerin, iki yıl boyunca yaşam savaşı verdi. Kendisi hastanede yaşam savaşı verirken, olaydan aylar sonra iddianame hazırlayan mahkeme komada olan Rozerin’in ölmediğini söyleyerek fail hakkında, “Olayın teşebbüs aşamasında kaldığı, yine içinde bulunduğu olumsuz ruh hali” gerekçe gösterilerek haksız tahrik indirimi uygulanmasına hükmetti. Yine Rozerin’in yaşam savaşı verdiği günlerde yapılan ilk duruşmada sanık karara uyarak tahrik savunması yaparken, sanığın avukatı da “İşkence deniliyor ama olayda Rozerin çığlık atmadı” sözlerini sarf etti.
Bu şekilde geçen iki yılda kimse Rozerin’in ne durumda olduğunu, ne yaşadığını sorgulamıyor. Bu süreçte kızını merak eden tek kişi olan Şükran Atlı da iki yıl boyunca her gün hastane bahçesinde kızının uyanma umuduyla bekledi. Günde 10 dakika gördüğü kızı için sadece adalet talep eden Şükran Atlı, son anında da kızının yanındaydı. Bu iki yıl boyunca çocuklarının yüzünü hiç göremeyen Rozerin Yıldız, gözlerini açtıktan kısa bir süre sonra geçtiğimiz günlerde yaşamını yitirdi. İki yılda kızının yaşama tutunması için verdiği mücadeleyi şimdi de adalet için vereceğini söyleyen Şükran Atlı, kızının taziyesinde de söylediği tek şey “O kapıdan alıp diğer kapıdan çıkarıyorlar. Eğer diğerlerine müebbet verselerdi bu adam kızımı katledemezdi. Sadece adalet istedik. Adalet, adalet, adalet” sözleri oldu.
Şimdi bizim yapacağımız tek şey ise Rozerin’in verdiği mücadeleyi devam ettirmek. Şiddet faili ve kadın katili Özcan Yıldız’ın en ağır cezayı alması için dosyanın takipçisi olmak. Adalet yerini bulduktan sonra da bu ismi hiç unutmamak…