Newroz; her bahar Kürtler tarafından baharın müjdeleyicisi, yeniden yaşamın var olma gücü temelinde özgürlüğün bilinciyle; zalimlerin kaybedişi, halkların kazanışı olarak hafızalarda yer edinmeye, mücadele ruhunu zaferle taçlandırma umuduyla sonsuza dek büyük bir heyecanla, coşkuyla, umutla kutlanmaya devam edecek.
Toplumsallığın oluştuğu andan itibaren insanlık, zaman-mekân diyalektiğinde hep bir çelişki ve çatışmayı içerisinde barındırmıştır. Bu çelişki ve çatışma, varlığı anlamlandıran; özü̈ barındıran özgürlüğün temel paradoksudur. Özgürlüğün bu çelişki ve çatışma halinden çıkması, varlığın kendi olma haliyle özcesi hakikatiyle bağlantılıdır.
Kürt halkı da yüzyıllardır ulus-devlet ve onun sacayaklarının asimilasyon politikalarına maruz bırakılarak dilleri, kültürleri, hafızaları yok edildi. Bu yok edilmeler, soykırımlar uzun süren travmalara sebebiyet vererek Kürdistan toplumunda yaraları uzun süre iyileşemeyecek kırılmalara yol açtı. Kürtler kendi yurtlarında esaret altında kalarak tarihteki en acımasız insanlık dışı politikalara maruz bırakılarak ezilen uluslar arasında tarihte ki yerini aldılar. Diğer taraftan ise varlık nasıl ki çatışma ve çelişki mücadelesinden anlam-bilinç̧ yaratarak form kazanıyorsa; devlet-toplum çatışmasında da halkların direniş̧ hakikatinin açığa çıkması ve bu direnişin özgürlük arayışını esas alması tahakkümcü̈ iktidara karsı verilecek en iyi cevap olacaktı.
İyiliğin ve kötülüğün çatışma hali; tarihsel mitlerde karanlığı simgeleyen zalim Dehaq‘a karsı aydınlığın direnişin simgesi olan Kawa’nın verdiği mücadele Kürdistan toplumunda dilden dile anlatılır. Zalim Dehaq'ın yaralarının iyileşmesi için bir kadın ve bir erkek kurban edilerek beyinleri, yaraya sürülmesi için kullanılır. Kawa bunu kabul etmeyip çocuklarını dağa gönderir. Onun ardından halk da evlatlarını kurban vermemek adına dağa gönderir. Dağ Kürtler için kurtuluşun özgürlüğün simgesini oluşturur. Kava elindeki çekici Dehak’ın beynine indirirken aslında tahakkümcü zorba iktidarların merkezine darbe vurmuştu. İktidara vurulan darbe halkların ayağındaki prangaları zincirleri teker teker kırmıştır. Bu özgürlüğe adım 21 Mart olarak tarihte yer edinirken aynı zamanda baharın başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
Baharın gelişiyle birlikte nasıl ki evren; doğa bütünlüğünde tüm ihtişamıyla yeniden canlanıp şekillenerek yeşeriyorsa, yeni ruh ve enerji akışkanlığıyla yaşamı coşturuyorsa; Newroz’da Kürtlerin direnişinin simgesi haline gelip yeniden doğmanın, birlikte örgütlenip varlık ve bilinç kazanmanın formu haline dönüşür.
Fotoğraf: Refik Tekin
Newrozun en önemli timsali olan Mazlum Doğan, Amed zindanında 3 kibrit çöpüyle bedenini ateşe vererek bir halkı koca bir uykudan uyandırıp kendi hakikatine kavuşturur. Yine Kürtlerin şahlanışı olan serhıldanlar döneminde Zekiye Alkan Amed surlarında ‘Newroz ateşi en iyi insan bedeninde yakılmalıdır’ diyerek bedenini Newroz ateşiyle buluşturur. Binewş ve ardından Sema ve diğer özgür ruhlu kadınlar bedenlerini özgürlük ateşiyle buluşturarak mücadele ruhunu bizlere miras bırakırlar. Newroz artık politik bilinçlenmenin, şahlanmanın, örgütlenip var olmanın şiarı haline dönüşür. Yüzler, bine, on bine, milyonlara dönüşerek alanlarda meydanlarda Kürtler ‘bizler varız, tüm soykırımcı politikalarınıza karşı yok olmadık ve olmayacağız’ı haykırarak her defasında özgürlüklerini dile getirdiler.
Egemen Dehaqların karanlığına karşı Kürt halkının yiğit Kawaları, dağları özgürlük alanları mesken edinerek meşalelerini geleceğe ışık olarak yaktılar. Onların ardılları da yine dağlarda, zindanlarda, şehirlerde, ovalarda bu ateşi tekrardan harlayarak yakmaya devam ediyor. Kürtler şu an Ortadoğu’da dünyada tanınan bir pozisyonda. Eskinin zalim Dehaqları, şimdinin ise zorba-tahakkümcü ulus devletlerine karşı savaşan, İŞİD’i tarihin çöplüğüne geri gönderen Rojava’da devrimini gerçekleştiren yiğit Kürt kadınları dünyaya adını duyurdular. Kürt kadınlarının esaretten kurtulup savaşan bir karaktere dönüşmesi; tüm dünya kadınlarına umut veriyor. Dik duruşun onurlu bir yaşamın mümkün olduğunu erilliğe karşı mücadelenin bilhassa gerekli olduğunu; savaşan kadının güzelleşip sevileceğini, savaşmanın estetiğinin yeni bir yaşamın düsturunu oluşturacağını haykırdılar. Çünkü Dehaq’a kurban edilen bir erkek ve bir kadındı. Bu kadınların kurtarılmak amacıyla dağa gönderilmesi; direniş ruhunu özgürlük bilinciyle buluşturmalarını ve bugünlere savaşçı özgür kadın kimliğiyle gelerek xwebun olmalarını sağladı.
Newroz; her bahar Kürtler tarafından baharın müjdeleyicisi, yeniden yaşamın var olma gücü temelinde özgürlüğün bilinciyle; zalimlerin kaybedişi, halkların kazanışı olarak hafızalarda yer edinmeye, mücadele ruhunu zaferle taçlandırma umuduyla sonsuza dek büyük bir heyecanla, coşkuyla, umutla kutlanmaya devam edecek. Ezilen halklar, köleliğin, esaretin kader olmadığını, mücadele ruhuyla özgürlüğün toplumsal inşa gücüyle ekolojik, kadın özgürlükçü ve demokratik ulus paradigmasıyla özgür, ahlaki, politik bir yaşamın mümkün olacağının sözünü her daim yineleyecek.
Gelin fistanlarımızla, halaylarımızla, zılgıtlarımızla bu şanlı Newrozumuzu coşkuyla ve büyük bir heyecanla karşılayalım, yasımızı kederimizi Newroz ateşiyle isyanımızla harlandırıp zalim Dehaqlara karşı alanlarda maydanlarda Jin, Jiyan Azadi mottomuzla, başta sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit olmak üzere toplumsal tecriti dile getirip; zindanlardaki direnişi , her daim devam edecek özgürlük yürüyüşünü ve özgürlük şehitlerimizi selamlayalım. Her biji NEWROZ. TU Bİ XER HATİ…