Kürtlerin 90’lı yıllarda verdiği direniş ve kararlı duruş Newroz’un bugününü de belirlemiştir. Newroz’la bütünleşmiş ve mutlaka newroz’la anılması gereken sayısızca ölümsüz isim var… direnişle, isyanla, ateşin kutsallığını kendi kutsallığıyla bastıran sayısızca isim…
Bulunuşundan bu yana ateşin kutsallığına sayısızca kabile, topluluk, insan inanmıştır. Yediğimiz yemekten ettiğimiz dualara, ısınmaktan aydınlanmaya kadar maddi manevi hayatımızda kalıcı olarak yerini alan ateşin elbette insan nezdinde bu kadar hürmet görmesi gayet olağandır. Ateşi salt maddi olarak değil manevi olarak yaşamında önemli bir yere oturtan halklardan biri olan Kürtler, ateşin kutsallığına olan inancını inşa ettiği günden bugüne korumaktadır; Zerdüştler yüzünü ateşe dönerken, Êzidîler bedenin yok edilişinde ateşi arındırıcı olarak görürken, Kürtlerin her 21 Mart’ta yanan ateşin çevresinde dönmesi, üzerinden atlaması bu kutsallığı devam ettiren gerçekliktir. Özellikle 90’lı yıllarda Newroz’a karşı devlet yasaklamaları ve ağır müdahaleler kendini gösterecektir.
“Yasak”, egemenin sömürdüğü kişinin zihni varlığını tahrip etmek, ortadan kaldırmak ve yerine istediğini inşa etmek için sürekli başvurduğu yoldur. Fakat tarih bize der ki etkiye tepki gerçekliği çerçevesinde bu “yasak” bazen de devletlerin tam da istemediği sonuçları var ederek yasak edilenin bir yerde varlığını korur, canlı tutar. Kürtlerin yakın tarihinde bu canlılığın tanığı Newroz alanlarıdır. Ciddi bir hafızaya sahip olan Newroz meydanlarında halkın buluşması, govende durması, coşkuyla ateşin kutsallığında yeniden kültürünü pişirmesi mutlaka bazı değişiklikler yaşasa da dahil olan halkın sayısı yıldan yıla artış göstermiştir. Bazen inandığınızın önünde hiçbir güç duramaz. Çünkü inancınızın haklılığı, bütünleştirici yanı, doğayla iç içe geçişi ve özellikle inancınız, direnişi temsil ediyorsa mutlaka bir süre sonra sizi bile aşan bir güce evrilir. Belki de Newroz’a tam olarak bu noktadan bakmak gerekir.
21 Mart 2010 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararıyla “Uluslararası Nowruz günü” ilan edilmiş ve İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. Sayısızca halk tarafından kutlanan Newroz, özellikle en yoğun anlamı ve kutlamayı Kürtler nezdinde yaşar. Peki Newroz’un Kürtler için önemi nedir? Neden bu kadar anlam taşır ve neden o alana akın edenler diğer her bayramdan daha çok bu bayramda bütün renkliliğini ve heyecanını bu alana taşır? Elbette direniştir bunu sağlayan. Çünkü Kürtler Newroz’u tarihsel süreçte ciddi bir direniş meydanı olarak görmüştür. Bu noktada Kürtlerin bağını o tarihsel varoluşla koparmaması ve bu alanı her daim bir direniş biçimi olarak var etmesi Newroz’u saldırıların hedefi yapsa da bir şekilde güçlenmeyi sürdürmüştür. Varoluşun, yenilenmenin ve güzelleştirmenin getirdikleriyle bağımsızlığı, özgürlüğü temsil eden Newroz’a; elbette bu taşıdığı anlam derinliği ve halkta yarattığı direnme gücü açısında tehlikelidir ve yasaklanmalıdır diye bakılır. Hafızayı sürekli diri tutan ve bundan dolayı da hedef haline getirilen Newroz, özellikle bazı tarihlerde Kürtler için daha da unutulmaz olacaktır. Yıl 1992, Kürtlerin belki de dünya ölene kadar unutamayacağı ve 90’lar diye Kürtlerin tarih yazımında yerini alacak olan bir dönemin henüz başı, yer Cizre, Şırnak’ın unutulmaz, unutulmayacak ilçesi Newroz kutlaması için bir araya gelen insanların coşkusuna sahne olacakken bir katliama tanık olacaktır. Cizre Newrozu’ndan bir gün önce (20 Mart 1992) Batman Gercüş’te Newroz kutlamalarında 250 kişilik bir gruba güvenlik kuvvetlerinin ateş açması sonucunda Nuri Soyvural (20) ve Davut Soyvural (16)’ın öldürülmesi ve 8 kişinin yaralanması Cizre’de yaşanacakların habercisiydi.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal ocak ayında yaptığı bir açıklamada geniş çaplı bir operasyondan bahsedip, bu silahlı kuvvetlerin olağanüstü bir güce sahip olacağını söylerken, dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin de "Bu yıl Nevruz kutlanmayacak. Kutlayan olursa da gereği yapılacaktır" diyecektir. Mart ayının başında ise Başbakan Süleyman Demirel 21 Mart Newroz’unun özgürce kutlanacağını söyleyecektir. Fakat tarih tam da Özal’ın bahsettiği o gücün yapacağı katliama tanık olacaktır. 21 Mart Newroz bayramı öncesinde Olağanüstü Hal Bölge Valiliği’nin, kaymakamlıklara gönderdiği genelgede yerini alan yasaklara göre “saat 17.00'dan sonra köyler arasında gidiş geliş, dağda ve bahçede çalışmak, hayvan otlatmak yasaklandı. Hastalık ve benzeri acil durumlarda ise ancak jandarmanın izni alınarak ve aracın plakasıyla, araçtakilerin isimleri bildirildikten sonra yola çıkılabilecekti.” Fakat Cizre halkı kararlıdır, ne olursa olsun bir araya gelinecek ve geri çekilmeden Newroz kutlanacaktır; gerekli hazırlıklar için yapılacak planlama doğrultusunda farklı mahallelerde toplanılıp, ateşler yakılıp, halaylar çekilip, mezarlığa yürünecektir.
Cizre’nin stratejik noktalarına konuşlanan panzerler, keskin nişancılar ve halkın olduğu alanlara ateş açarak halkın arasına inen askerlerin görüntüleri arşivde yerini aldı. Mehter marşı çalan polis panzerlerinden ve zırhlı askeri araçlardan çevreye ateş açıldı. Açılan ateş sonucunda çok sayıda insanın vurularak yere düşmesi gerginliği arttırdı.
Öldürülenler arasında 5 yaşındaki Hatice Katar’dan 70 yaşındaki Ramazan Bayar’a… birçok kişi vardı. 1993’te yayınlanan Türkiye İnsan Hakları Raporu’na göre aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 94 kişi diğer resmi kaynaklara göre 57, tanıklara göre ise 100’e yakın kişi yaşamını yitirdi. Ağır silahların kullanıldığı Cizre’de, olayları izleyen İnsan Hakları Derneği heyetinin başkanı İHD Genel Sekreteri Akın Birdal, "Olaylara güvenlik kuvvetleri neden oldular. Olaylara tanık olduk. Çok gergin bir hava var" diyecekti. 22 ve 23 Mart tarihinde de devam eden bu süreçte evlere yapılan baskınlarda ve direkt evlerin taranması sonucunda yine çok sayıda insan yaşamını yitirdi.
Bütün yasaklara rağmen halkın kutladığı ve yürüyüşünü gerçekleştirdiği bu Newroz tarihte unutulmayacak şekilde yerini aldı. 22 Mart 1992 tarihinde ise Cizre ve diğer yerlerdeki Newroz yasaklarına ve saldırılarına karşı 17 yaşındaki Rahşan Demirel, “Ben kendimi Newroz yapıyorum Kadifekale' de. Cizre, Mardin ve Nusaybin'in cevabını vermek zorundayım. Bana sahip çıkın. İsmet Sezgin'e haber veriyorum Newroz kutlanacak… Lastikle olmazsa bile, canımızla kutlanacak!" diyecek ve bedenini ateşe verecektir. Kürtlerin 90’lı yıllarda verdiği direniş ve kararlı duruş Newroz’un bugününü de belirlemiştir. Newroz’la bütünleşmiş ve mutlaka newroz’la anılması gereken sayısızca ölümsüz isim var… direnişle, isyanla, ateşin kutsallığını kendi kutsallığıyla bastıran sayısızca isim… Bugün Kürtlerin yaşadığı her şehirde mutlaka Newroz ateşi yakılmakta ve coşkuyla o meydanlara çıkılmakta.