Çiğdem Göksoy
Her yıl olduğu gibi bu yıl da büyüyerek, büyüterek erkek-devlet sisteme karşı direnmeye devam edeceğiz. Biz kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinde elimizden alınan haklarımız ve umutlarımızı yeniden alana kadar erkek-devlet sistemle mücadelemiz hep diri olmaya devam edecek
Güneş ve kadın evrenin en anlamlı sembollerinden ikisidir. Doğanın en güçlü yenileyici yönlerini temsil ederler. Güneş sıcaklığı ve ışığıyla tüm varlıklara hayat verirken, kadın da özgünlüğü, üretkenliğiyle yaşamı yeniden var etmesi ve sınırsız potansiyeliyle evrensel bir varlık olarak kabul edilir. Güneşin sıcaklığı kadınların içsel gücünü ve özgünlüğünü yansıtır. Güneşin kucaklayıcı sıcaklığı kadınların içsel sıcaklığını ve potansiyelini ortaya çıkarırken, kadınları cesaretlendirir ve güçlendirir. Kadınlar güneşin ışığında kendi güçlerini keşfederken doğanın sonsuz döngüsünde kendilerine yer bulurlar. Kadınların yaratıcılık ve yaşamın devamı konusundaki güneşle olan ilişkisi; her doğuşu yeni bir başlangıç batışı da bir dönemin sonunu ve yenilenme fırsatını simgeler. Güneş ve kadın arasındaki bu bağ kadınların doğanın kutsal döngüsü içindeki yerini anlamamıza yardımcı olur. Kadınlar güneşin kucaklayıcı gücünden ilham alırken kendi içsel ışıklarını parlatır ve evrensel bir denge ile uyum içinde var olur.
Mücadele ve özgürlüklerine sıkı sıkıya bağlanan doğa ile bağlarını hiçbir dönem kaybetmeyen, mücadele ışığını sürekli aktif tutan kadınlar, uzun tarihler boyunca çeşitli zorluklarla karşılaşmış olsalar da zorluklara rağmen mücadeleden asla vazgeçmeyerek birçok dilde, ırkta, renkte kendini var eden toplumun kültürel sosyal ve siyasi yaşamında önemli temel taşları olarak günümüze kadar gelmişlerdir. Kadınların dönemsel olarak direnişi, özgünlüğü, yaşamın, doğanın ta kendisi olduğunu haykırdığı birçok özel gün olsa da 8 Mart'ın çok daha fazla önemi vardır. 8 Mart kadınların tarihinde bir dönüm noktasıdır. Çünkü 8 Mart kadınların hak mücadelesindeki kararlılığı ve direnişini yansıtır. 8 Mart Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Özgürlük ve Adalet mücadelesine odaklanırken tarihsel arka planını da iyi görmek gerekir.
8 Mart tarihçesi
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün kökenleri 19. yüzyıla dayanmaktadır. Bu süreç ilk olarak 1857’de Newyork’ta tekstil işçisi kadınların düşük ücretler, uzun çalışma saatleri ve kötü çalışma koşullarına karşı çıkarak grev yapmasıyla başlamış ancak bu grev polis tarafından şiddetle bastırılmış ve 120 dokuma işçisi kadın yanarak hayatını kaybetmiştir. Daha sonra 1910 yılında Almanya’nın Köln şehrinde uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Almanya Sosyalist Demokrat Parti’si üyeleri Clara Zetkin’in önerisi ile 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmaya karar verilir. İlk defa 1911 yılında Avrupa’nın birçok ülkesinde kutlanmaya başlanır. 1977 yılında Birleşmiş Milletler tarafından resmi olarak tanımlanmıştır. 8 Mart’ın tarihindeki kadınların çığlıkları ve öfkesi tarihler boyunca da hızını kaybetmeden bugünlere kadar direniş, özgürlük ve hak arayışı olarak gelmiştir. Kelebek etkisiyle büyüyerek alanlarda yansıttıkları renkleriyle günümüzde de vücut bulmaktadır.
Günümüzdeki 8 Mart direnişi; kadınların özgürlük mücadelesiyle örülü bir tarihle kadınların kimliklerini, haklarını ve özgürlüklerini korumak için güneşin sıcaklığı ve ateşin harı ile kararlılıkla dün de bugün de devam etmektedir. Kadınlar, tarihler boyunca direnişin ve özgürlüğün sembolü olurken içinde bulunduğumuz çağda da bu gerçeklik değişmemiştir. Kadınlar sadece siyasal ve toplumsal alanda değil, aynı zamanda zorluklara karşı direnç göstererek özgürlüklerini savunarak toplumsal normlara meydan okuyarak kendi kimliklerini bulma yolunda da ilerlemektedirler. Bu ilerleme kimi zaman bir dernek, kimi zaman siyasi bir parti, kimi zaman da bağımsız bir feminist yapı içinde vücut bulmaktadır. Bizler de ateşin harı, güneşin sıcaklığı ve her gün yeni umutlar yeni başlangıçlar yeni mücadele ışığı ile 8 Mart’ı alanlarda direniş ruhuyla diri tutmaya devam edeceğiz. Kentimizde de birçok kadın örgütü birçok alanda farkındalık çalışmaları ile hareketlenmeye başladı. Bu hareketliliğin içinde bizler de yerimizi aldık.
Feminist gece yürüyüşü
Toplumsal baskıya karşı sesimizi yükselterek baskıları ortadan kaldırmak için kentin bazı noktalarına stand kurarak stereotiplere (kalıp yargı) karşı çıkarak özgürce yaşam hakkımızı savunmaya, toplumsal cinsiyet rollerine karşı dayanışmayı ve birliği güçlendirmek için kadınlarla şiddet ve şiddet türleri, hukuk mücadelesi, öz savunma ve erken yaşta zorla evlilikler başlığı altında mahallelerde kadınlarla bir araya geliyoruz. Hak mücadelesinde fiziki ayrılık yaşadığımız ama düşüncelerinden beslendiğimiz öncü kadın arkadaşlarımızla kart etkinliği ile dayanışmaya ve bileşeni olduğumuz Mersin Kadın Platformu ile gelenekselleşen 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’müzü birlikte omuz omuza gerçekleştirmeye devam edeceği. Her yıl olduğu gibi bu yıl da büyüyerek, büyüterek erkek-devlet sisteme karşı direnmeye devam edeceğiz. Biz kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinde elimizden alınan haklarımız ve umutlarımızı yeniden alana kadar erkek-devlet sistemle mücadelemiz hep diri olmaya devam edecek. 8 Mart ruhunu geçmişte değil anda yaşama dileği ile BİJÎ 8 ADAR Ê.