Türkiye gibi yılda birden fazla felaketin yaşandığı ülkelerde, araştırmalar kadınların devlete olan güveninin zaman içinde azalacağını göstermektedir. Buna devlet kurumlarına duydukları güvenin yanı sıra siyasi liderler, partiler ve parlamento gibi yönetimde söz sahibi olanlara duydukları güven de dahildir
Doğal afetler meydana geldiğinde, kadınlar ve kız çocukları orantısız zorluklarla ve artan risklerle karşılaşma eğilimindedir.
Cinsel şiddet ve sağlık sorunları yaşama olasılıkları erkeklere göre çok daha yüksektir. Kadınlar ve kız çocukları ayrıca daha büyük mesleki ve eğitim aksaklıklarıyla karşı karşıya kalmaktadır.
Dolayısıyla, 6 Şubat 2023'te meydana gelen ve 50.000'den fazla kişinin ölümüne, 3 milyon kişinin de yerinden edilmesine neden olan 7,8 büyüklüğündeki depremin ardından Türkiye ve Suriye'deki kadınlar için zorlukların artmaya devam etmesi şaşırtıcı olmamalıdır.
Birleşmiş Milletler'e göre Türkiye'deki depremzedeler arasında Şubat 2023 sonu itibariyle acilen tıbbi bakıma ihtiyaç duyan 356.000 hamile kadın da bulunmaktadır. Bazı kadınlar çocuklarını çöken binalarda doğurmak zorunda kalmıştır.
Kadınların afete müdahale eden hükümet politikaları ve programlarının dışında bırakılma olasılığı da erkeklere göre daha yüksektir ve bu da onları genellikle afet bölgelerinden uzaklaşmaya zorlamaktadır. Bazı zengin ülkelerde bile kadınlar için afetler sırasında ölüm oranları daha yüksektir, bunun nedeni kısmen kadınların acil bir durumda evden ayrılmak istememeleri gibi faktörlerdir.
Bizler insan hakları ve siyaset bilimi akademisyenleriyiz. Doğal afetler kadınlar üzerinde orantısız bir etki yaratırken, bu krizlerin kadınların siyasi tutumlarını da değiştirme eğiliminde olduğunu akılda tutmak önemlidir. Afetlerin kadınlar üzerindeki orantısız etkisi iyi belgelenmiş olsa da, daha az bilinen bir dengesizlik, bu tür krizlerin siyasi tutumları nasıl değiştirme eğiliminde olduğudur.
Araştırmalar, hem yoksul hem de zengin ülkelerde, doğal afetlerin ardından kadınların hükümete olan güveninin azaldığını, erkeklerin siyasi güveninin ise arttığını göstermektedir.
Türkiye gibi yılda birden fazla felaketin yaşandığı ülkelerde, araştırmalar kadınların devlete olan güveninin zaman içinde azalacağını göstermektedir. Buna devlet kurumlarına duydukları güvenin yanı sıra siyasi liderler, partiler ve parlamento gibi yönetimde söz sahibi olanlara duydukları güven de dahildir. Kadınlar iktidardakilerin ihtiyaçlarını karşıladığını, kendilerini desteklemeye ve korumaya çalıştığını görmediklerinde güvenleri azalır.
Kadınlar afet sonrası neden daha savunmasızdır?
Kadınların bir doğal afetin en kötü etkilerini hissetme eğiliminde olmalarının birkaç temel nedeni vardır.
Birincisi, hem ekonomik olarak daha gelişmiş hem de daha az gelişmiş ülkelerde evdeki ana bakıcılar olarak kadınlara yüklenen toplumsal beklentiler bir afet sonrasında daha da kötüleşir.
Örneğin kadınlar genellikle ailelerine yiyecek ve su toplamak ve taşımakla, ayrıca çocuklarına ve diğer aile üyelerine bakmakla görevlendirilir. Kadınların birincil bakıcı olarak sorumlulukları, onları afetlerden sonra genellikle tehlikeli ortamlara sokar; ya su ve yiyeceğe ulaşmak için engebeli arazilerde seyahat ederler ya da yemek pişirmek ve ailelerine yardım etmek için dengesiz konut yapılarında kalırlar.
İkinci olarak, hükümetler kadınların özel sağlık ihtiyaçlarına öncelik vermeme eğilimindedir. Hamile veya emziren anneler rutin bakım alamayabilir, bu da hem anne hem de bebek için ölüm veya hastalık riskinin artmasına neden olabilir.
Afet sonrasında kadınlara menstrüel sağlık bakımı sağlamaya odaklanan bazı uluslararası yardım grupları ve projeleri olsa da, bu tür bir müdahale yaygın değildir.
Üçüncü olarak, kadınların yoksulluk içinde yaşama olasılığı daha yüksektir ve afet sonrasında erkeklere kıyasla daha az ekonomik alternatife sahiptirler. İşe dönmeleri, dönebilirlerse bile, daha yavaştır ve genellikle kocalarının onları destekleyeceği varsayımıyla devlet yardımını reddederler. Bu durum kadınların genel güvenliğini daha da azaltmaktadır.
Türkiye'de bir dizi deprem
Şubat 2023'te meydana gelen depremin ardından, savunuculuk grupları ve yardım kuruluşları Türkiye'deki kadın ve kız çocuklarının güvenli banyo, temiz su veya regl ürünlerine erişimi olmayan, alelacele inşa edilmiş mülteci kamplarında kalmalarından duydukları endişeyi dile getirmiştir.
Plan International gibi insani yardım kuruluşlarına göre, geçici barınaklarda yaşayan kadınlar ve özellikle genç kızlar, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve erken yaşta çocuk yaşta evlilik riski altındadır. Bu durum, özellikle Türkiye'de olduğu gibi, kadınların erkeklerden ayrı olarak belirlenmiş alanları yoksa geçerlidir.
Türkiye'deki savunuculuk grubu Kadın Koalisyonu hükümetten, popüler sosyal medya sitelerindeki yasaklara son verilmesi gibi, kadınların desteklenmesinin önündeki mevcut engelleri kaldırmasını istedi.
Zira sosyal medya, yardım ve kurtarma çalışmalarının koordine edilmesinde hayati bir rol oynayabilir ve bu yasaklar, kadınların ve LGBTQ örgütlerinin depremden etkilenen bölgelerde insanlarla bağlantı kurmasını ve yardım sağlamasını aktif bir şekilde engelliyor.
Kadınlar ve kız çocukları bedensel sağlık ihtiyaçlarıyla ilgili olarak erkek yardım görevlilerinden yardım istemekten de çekinebilirler. Erkek çalışanlardan yardım isteme konusundaki çekingenlik bedensel sağlık ihtiyaçlarının ötesine uzanmaktadır.
Türkiye'deki kadın hakları aktivistleri, enkaz altında çıplak veya başörtüsüz yakalanan kadınların korkudan yardım veya kurtarma isteme ihtimallerinin daha düşük olduğunu söylemiştir.
Siyasi sonuçların anlaşılması
Türkiye'de insanların hükümete olan güveni genel olarak düşüktür ve veriler, Türkiye'nin mevcut kaynaklarıyla genel olarak insan haklarına saygıyı güvence altına almak için çok daha fazlasını yapabileceğini göstermektedir. Örneğin, insan hakları gruplarının yakın tarihli raporları, Türk makamlarının ülkede yaygın olan aile içi şiddeti önleyen yasaları her zaman uygulamadığını göstermektedir.
İnsanların siyasete ve hükümete olan güveni yaşanmış deneyimlerle şekillendiğinden, güvenin azalmasını önlemeye yönelik çözümlerin mantıksal olarak azalmaya neden olan deneyimleri en aza indirmeyi içerdiğini düşünüyoruz. Hükümetler doğal afetleri kontrol edemeseler de, müdahalelerinin kadınların ihtiyaçlarını daha kapsayıcı olmasını sağlayabilirler.
*Çeviri: Jin Dergi