Kürtler için Newroz, İran'ın otoriter ve ataerkil devletinin ‘Dehakçı Tiranlığı’na karşı siyasi mücadelelerini yenilemek için bir fırsattır. Direniş ateşi, bu yıl Newroz'da Rojhilat’ın Mazlum Doğan’ı olan Jîna Emînî’nin vahşice öldürülmesiyle yeniden alevlendi
Newroz (Kürtçe’de Newroz, Farsça’da Nowruz) Aryenlerin (Arî’lerin) en kadim bayramlarından bir tanesidir. Newroz, Ortadoğu’nun yanı sıra Orta Asya bölgelerinde de farklı ulusal gruplar ve topluluklar tarafından da kutlanılmaktadır. Newroz kutlaması, başta özellikle Kürtler olmak üzere Afganlar, Azeriler, Tacikler, Beluclar ve Farslar olmak üzere çeşitli ulusal gruplar arasında yeni yılın başlangıcı olarak kutlanan bir festivaldir.
Newroz kutlaması, yeniden doğuşun, yeniliğin, bereketin, özgürlüğün ve barışın sembolüdür. Her ne kadar yukarıda değinilen tüm milletler Newroz’un tarihi hakkında aynı görüşü paylaşmasa da Newroz kutlaması, genellikle bir yeniden üretim ve yenilenme festivali olarak görülür.
Kürtlere karşı Farslar
Kürtler ile Farslar kıyaslanacaksa, onlar da Newroz'u ayrıca farklı şekillerde kutlarlar. Örneğin İran Newrozu tümüyle kültürel bir festivaldir. Devletsiz bir ulus olan Kürler için Newroz, kültürel tarihsel arka planın (kültürel birikimin) yanı sıra zülüm ve zorbalığa karşı özgürlük için direniş ve mücadelenin simgesidir. Kürtler için Newroz, daha çok politik bir festivaldir. Direniş yemininin yenilenme bayramıdır. Newroz, Kürtlerin ve Farsların yeni yılına başlangıcına işaret etse de her ikisinin takvimleri, mitleri, kutlama biçimleri ve Newroz'un kökenine ilişkin anlayışları farklıdır. Kürtlerin ve Farsların kutlamaları bu yıl özellikle farklıdır. Kadın, yaşam, özgürlük (Jin, jiyan, azadî) devrimsel kalkışma (hareketlenme), Newroz'un devrimci anlamını dönüştürdü. Doğu Kürdistan (Rojhilat) ve İran halkı bu yılki Newroz'u sadece kültürel anlamda değil aynı zamanda devrimci, ideolojik anlamı ile ve politik bir şekilde kutluyor.
Newroz'un kökeni, mitolojisi, kutlanma şekli, kültürel veya siyasi etkisine ilişkin farklı görüşler bulunmaktadır. Kürtler, Newroz'un kökenini genellikle Demirci Kawa’nın Asur kralı zalim Dehak’a karşı isyanına kadar götürür. Kawa ve Dehak destanı, İranlı şair Abu al-Qasim tarafından 10. yüzyılda Şehnâme’de (Şahnâme) yazılmıştır. Dehak, omuzlarından çıkan yılanları her gün iki yetişkin çocuğun beyni ile beslenmesi gereken bir tirandı. Kürt efsanesine göre birçok çocuğunu yitirmiş olan Kawa, Dehak’a karşı bir isyan başlatmış ve Dehak’ı öldürmüştür. Kawa, başarısının haberini halkına yaymak için, üzerlerindeki baskıların sona erdiğine işaret eden bir şenlik ateşini dağın doruğunda yaktı. Ardından o gün, Kürtler ve Dehak’ın zulmü altında acı çekmiş tüm diğer Ari (Aryen) etnik grupları için yeni bir gün oluverdi. Bundan sonra Med İmparatorluğu’nu kurmak için yedi Kürt aşireti tarafından Deioces (Deyok- Deyoces) seçildi. Deyok da bu inşayı başardı. Bu da şu anlama geliyor ki Kürtler, Newroz'un M.Ö. 700 yılları civarında Med İmparatorluğu’nun ortaya çıkışına kadar uzandığına inanıyor, etkinlik her bahar gündönümünde (ekinoksunda) kutlanır ve Kürt Newrozu’nun kesingünü 21 Mart'tır. Sonuç olarak Kürtler için Newroz, politik ve kültürel bir bayramdır. Dolayısıyla Kürtlerin Newroz kutlamaları diğer ulusların kutlamalarından farklıdır.
Farsça versiyonunda Şehnâme’de Firdevsî, Newroz ile Kawa- Dehak hikayesi arasındaki bağlantıyı vurgulamadı. Daha doğrusu Firdevsî, bu efsaneyi Kürtler’in ortaya çıkışıyla açıkça ilişkilendirmiştir. Kürtler’in canavar Dehak tarafından yenilmekten kurtulmuş çocuklardan doğduğunu iddia eder. Zorlukla kurtularak dağlara sığınan çocuklar, ‘kasabalara hiç yerleşmeyen Kürtler’ oldular. Aynı minvalde, 1570’de Şerefname’yi yazan Şeref Han Bitlisi ki, soylu Kürt ailelerinin kökenlerini ve soylarının izini sürdü ve Dehak efsanesinin Kürt halkının ortaya çıkışı için en güvenilir hikâye olduğu sonucuna vardı. Oysa, Kürtler’in ayrı bir halk olarak kökeninin başka mitlerde de geliştiğini son araştırmalara dayanarak biliyoruz.
Farslar için Newroz, genellikle 19, 20 veya 21 Mart’ta meydana gelen bahar ekinoksunun günüdür. Ancak yine de Kürtler gibi onlar da halk masallarının bir parçası olduğu için Kawa ve Dehak destansı hikayesini anlatırlar. Bu da ilk olarak Firdevsî tarafından Şehnâmede yazılmıştır. Fakat Firdevsî’nin hikayesinde Dehak’ın saltanatına nihayetinde son veren kişi Kürt bir demirci değil; bir Pers kralıdır. Kawa’dan sadece Cemşid soyundan birinin oğlu olan Fereydun adında Pers kralına yardım ederek adaleti sağlamaya çalışan, haksızlığa uğramış bir Pers yurttaşı olarak söz eder. Şehnâme’ye göre Cemşid, tüm meleklere ve şeytanlara komuta eden dünyanın dördüncü kralıydı. O, Ahura Mazda için Orta Fars olan Hürmüz’ün hem kralı hem baş rahibiydi. Fereydun, Kawa’nın yardımıyla Dehak’ı öldürmese de onu yendi. Öldürme yerine, Dehak’ı bir aslan postuyla bağladı ve onu dünyanın sonuna kadar öylece kalacağı mağaranın duvarlarına çiviledi. Bu Farsça versiyonda Kawa’nın kimliği ve Kürtlüğü bir Pers ‘yurttaşlığı’ ile değiştirilirken, diktatörü yenmedeki rolü ise sadece bir yardımcı unsura ya da gerçek İran kahramanının hizmetkarına indirgenmiştir.
22 yaşındaki Kürt kadın Jîna Emînî'nin öldürülmesinin ardından İran'daki Kürt ayaklanmasına aşina olan herhangi biri, onun ölümünün direnişin sembolü olarak çağdaş İran'da sahiplenilmesiyle ürkütücü paralellikleri kuşkusuz görecektir. Her ne kadar onun Kürtlüğünün ve ‘vatandaşlığının’ özünün Farslaştırılması hakkında hiçbir şey söylemese de Kürtler için gerçekten özgür ve özgürleştirilmiş bir hayatın temelini oluşturan kadın özgürlüğüne dair zengin ideolojik temelleri olan Kürtçe ‘Jin, Jiyan, Azadî’ (Kadın, Yaşam, Özgürlük) sloganı İranlılar tarafından benimsenmiştir.
Şehnâme’de Kawa ve Dehak’ın destansı öyküsünde anlatıldığı gibi Newroz'dan söz edilmez. Bundan ziyade Newroz, ilahî hükümdarın lütfunu ve baharın gelişini kutlamak için belirlenen ayrı bir gün olarak tanımlanır. Firdevsî, Newroz'u eski İranlıların efsanevi hükümdarı Cemşid ile ilişkilendirdi. Pers mitolojisine göre Cemşid, kışa karşı savaştı ve yeryüzünün ötesine, güneş gibi parlamaya devam ettiği cennete gitti. Olay, Newroz olarak bilinen yeni bir günün başlangıcıydı. Dolayısıyla Newroz, hükümdar Cemşid’in ‘şeytanları’ evcilleştirdiği, doğanın geliştiği ve çiçek açtığı, dünyaya yeni bir düzen getirdiği gün olarak belirlendi. Günümüzde İran Newroz kutlamaları, kültüreldir ve siyasi beklentilerle hiçbir bağı bulunmamaktadır. İranlılar, her yıl Newroz'dan önceki en son çarşamba gününde ‘Çarşema Sor’ (Kızıl Çarşamba) adı verilen kutlamayla başlarlar ve Newroz'un on üçüncü gününden sonra piknik yaparlar. Buna ‘Sêzdeh Bêder’ (13 açık hava) denir. Aynı zamanda ‘Heft-sin’ denilen özel bir masayı da süsler ve donatırlar. Her bakımda İran’daki Newroz kutlaması bahar ekinoksunun başlangıcının bir göstergesidir; ya çok az siyasi anlamı vardır ya da hiç yoktur. İran’daki kutlamalarda politik anlamı yerine Newroz, daha çok bahar mevsiminin başlangıcı, doğanın yeniden doğuşu ve kışın sona ermesinin ardından açık havanın çiçek açmasıyla ilişkilidir. Newroz'un kökenleri belirsizliğini korurken; Kardo Bokanî, tarihsel açıdan Herodot’a göre Asur İmparatorluğu’nun Mezopotamya halkına 525 yıl hükmettiğini ve onları baskı altında tuttuğunu iddia etmektedir. Bununla birlikte, M.Ö. 21 Mart 612 yılında, Babil Kralı'nın (Nabopolassar) yardımıyla Cyaxares (Kiyaksar- Kyaksares) adında Med generallerden biri, Ninova şehrine saldırdı ve Asur tiranı ve zalim Kral Sîn-Şar-Iškun'u (İşkun’u) öldürdü. Bu zaferin ardından Med’ler, M.Ö. 612’de imparatorluklarını kurdular ve tüm Mezopotamya halkını özgürleştirdiler. Özgürleştirilen halk, özgürleşmenin ve özgürlüğün sevincini dağlara çıkıp ateş yakarak dile getirdi. O zamandan beri 21 Mart, Kürtler için yeniden doğuşun, direnişin, özgürlüğün ve bağımsızlığın sembolü haline geldi. Newroz (yeni gün) yeni bir başlangıç, bağımsızlık ve özgürlük günü olarak belirlenen gündür.
Rus tarihçi İgor Diakonov’da Kiyaksar’in (Kyaksares) saldırısının Medler tarihinde bir dönüm noktası olduğunu ikna edici bir şekilde iddia etmektedir. Daha önceleri, Asurlular onları işgal ettikleri sürece, dağlık kalelerine geri çekilerek savunmacı bir yaklaşım benimseyeceklerdi. Fakat o yıl Medler, etkin bir yaklaşım sergilediler, başkentlerindeki düşmanlarına saldırdılar ve en zorlu antik imparatorluğun son kalıntılarını da yok ettiler. Bu, hem Pers hem de Asur topraklarını ve orada yaşayanları kapsayan, Batı Asya'nın efendisi haline gelen Med İmparatorluğu'nun kurulmasının yolunu açtı.
Kawa’nın yeniden etkinleştirilmesi
Bununla birlikte, Delal Aydın’ın iddia ettiği gibi, 1970'lerde Newroz, Kürt ilerici ve sosyalist hareketlerinin bayrağı altında gerçekten daha açık bir siyasi direniş sembolü haline geldi. Aydın'a göre, Kawa'yı yeni bir döneme girmek için Dehak'ı Newroz'da deviren devrimci bir Kürt olarak öne süren ilk yazılı referans şair ve siyasetçi Cegerxwîn'den gelmektedir. Cegerxwîn 1973’te Suriye’de ‘‘Ki'me Ez’’ (Ben Kimim?) şiirini yazdı: ‘Demirci Kawa benim atamdır. Düşman Dehak’ın Kafasını kesti… Newroz günü kaybolur kış ve tüm ıstırap günleri de öyle… Kürtler özgürleştirildi'
1970'lerden itibaren Newroz, yeni yılı şarkılar, danslar ve şenlik ateşleriyle kutlamanın bir yolu olmaktan çıkıp, siyasi baskıya karşı doğrudan bir direniş sembolüne dönüşmüş bulunmaktadır. Bu, aynı zamanda Kürtlere düşman olan çeşitli hükümetlerin Newroz kutlamasına nasıl yaklaştığı konusunda da görülüyor. ‘Yeni Dehak'ın’ Kürtler’i ezdiği fikri, tüm Kürtler’in geleneksel kültürel kıyafetlerini giydiği, halk şarkılarını, türkülerini söylediği ve oyunlar oynadığı daha önceki bir festivalle ilişkilendirildi. Newroz'un eski siyasi mesajı geçtiğimiz son yarım yüzyılda yeniden canlandırıldı. Cegerxwîn, Newroz'un yenilenme ve yeniden üretim vurgusunu direniş ve kurtuluş fikirleriyle açıkça birleştirmektedir. 1970’li yıllardan günümüze değin Newroz, yoğun bir şekilde politikleşmiş bir kutlama haline geldi. Newroz, sadece doğal ve toplumsal yenilenmeyi, yeniden üretimi ve Kürt’lüğü ifade etmekle kalmayıp, aynı zamanda çağdaş siyasi mücadelelere mitolojik bir yön veren festival haline gelmiştir. Yani, yeni yılbaşı gününde direnişten doğan asi Kürtlerin bir bayramı ve hikayesi olmaktadır. Bu bütünleşmenin, Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) kutlama şekli üzerinde derin etkileri oldu. PKK, Newroz'u ‘çağdaş bir direniş efsanesi’ olarak formüle etmiştir.
21 Mart 1982'de Diyarbakır'ın 5 No'lu Cezaevi’nde ateş yakarak kendi yaşamına son veren siyasi bir tutsak olan Mazlum Doğan, PKK'yi Newroz'un mitolojik içeriğiyle yeniden ilişkilendirdi. O, Türk imha politikalarını, kurallarını ve gücünü reddettiği için ‘Çağdaş Kawa, direniş ruhu’ oldu. Türk mahkemesi önüne çıkıp televizyonda itirafçı olmaya zorlanmak yerine; meydan okurcasına hücresinde ‘Newroz ateşinde’ kendini yaktı. Mazlum Doğan, kendini yakarak Newroz ilanına yeniden hayat vermiş ve Kürt halkının özgürlük mücadelesini Newroz ile yeniden sarmalamıştır. Böylelikle, Kürtler için Newroz, baskı ve tahakküme karşı direniş olarak bir yaşam paradigması haline gelmiştir. Cengiz Güneş’in bakış açısına göre Newroz böylece, Türklük ve Türk devleti ile mitolojik ‘farklılık ilişkileri inşalarına’ dikkat çeken PKK için söylemsel bir araç haline geldi. PKK, yeniden üretim ve yenilenme çağrışımını ön planda tutarken, Newroz'un siyasi içeriğini yeniden yapılandırdı ve yeniden etkinleştirdi. Newroz şimdi, Kürtler’in hem özerklik ve bağımsızlık savaşlarında yitirdikleri şehitlerin yasını tuttuğu hem de kendilerini ezen ve kendilerine hükmeden tüm güçlere karşı savaşmaya devam etme andının içildiği esas günlerden bir gündür.
Mevcut (şimdiki) yangınlar
‘Jin, Jiyan, Azadî’ (Kadın, Yaşam, Özgürlük) sloganıyla Doğu Kürdistan'da (Rojhilat-Kuzeybatı İran) yedi aydan beridir sürmekte olan protestoların ardından bu yılki yani 2023 Newroz kutlamalarının devrimci siyasi anlamla yüklü olduğunu vurgulamak önemlidir. ‘Kadın, Yaşam, Özgürlük’ şiarı, PKK’nin Kürtler’i bölen ve işgal eden dört ulus devlet olan yani Kürtler’e egemen olan yeni Dehaklara karşı mücadelesinden doğan bir deyimdir. Bu Newroz, Kürtler’in ve İranlılar’ın Newroz bayramını kutlama biçimleri arasındaki keskin zıtlığı daha da iyi gösteren, son yılların en şeffaf politik olaylarından bir tanesidir. Çoğu İranlı için Newroz, ona uzun süreden beridir aşıladıkları olağan kültürel önemiyle tekrar anılıyor. Fakat Kürtler için Newroz, İran İslam Cumhuriyeti’nin otoriter ve ataerkil devletinin ‘Dehakçı Tiranlığı’na karşı siyasi mücadelelerini yenilemek için bir fırsattır. Devlet baskısına karşı direniş ateşi, bu yıl Newroz'da Rojhilat’ın Mazlum Doğan’ı olan Jîna Emînî’nin vahşice öldürülmesiyle yeniden alevlendi.
Kawa’nın ruhu sokaklarda ve dağlarda ‘Kadın, Yaşam, Özgürlük’ için savaşan herkesin içinde yaşıyor. Aynı şekilde, Rojava’da, Türkiye’nin ve müttefikleri olan cihatçıların, kültürel açıdan zengin Kürt kenti olan Efrîn’i işgali ve burada öldürmeye devam etmeleri, başka bir kasveti hatırlatma görevi görüyor. Nitekim Türk işgali altındaki Efrîn’de Kürt karşıtı nefretin ilk eylemlerinden biri, şehrin göbeğinde dikilmiş olan Kawa heykelini devirmek ve yok etmek oldu. Bütün bunlar, Kuzey Kürdistan’da bir milyondan fazla Kürt’ün, Kürt başkenti Amed’de bir araya gelerek, hâlâ var olduklarını ve Türkiye’nin diktatörü tarafından susturulmayacaklarını isyankâr bir şekilde ilan ederek Türk Devleti’nin tehditlerine karşı bir kez daha meydan okumasıyla ortaya çıktı. Kürtlerin olduğu her yerde mülksüzleştirme var, demek oluyor ki Kawa, Doğan ve şimdi Jîna’nın yanan ruhu var olacak. Dumanlar yükselirken ve alevler gökyüzünde dans ederken, Kürdistan bu yıl bir kez daha tüm zalim Dehakların başlarını kaybedeceği kararlılığı ile yenilenmektedir.
*Çeviri: Jin Dergi Ekibi
*Bu yazı https://nlka.net/eng/kurdish-newroz-myths-renewed-by-jin-jiyan-azadi/ sitesinden çevrilmiştir.