Siyasal katılım hem eşitlik mücadelesinin aracı, hem de amaç… Bakmayın siyasetin kirliliği hakkında söylenenlere, şöyle kuvvetli bir rüzgar estirdiğimizde, ne kir kalıyor ne bir şey. Biz katılmadıkça, uzak durdukça kirleniyor siyaset
Kadın Koalisyonu, 2002 yılında Türkiye’nin dört bir yanından, birbirlerine benzeyen ve hiç benzemeyen pek çok örgüt güçlerini birleştirmek için bir araya geldi, koalisyonu oluşturdu.
Bileşenlerin birbirlerinden farklı çalışma alanları, farklı düşünceleri, farklı yöntemleri var; yani geniş bir bilgi ve deneyim birikimi. Biz bu birikimi hepimizin yararlanabileceği bir kaynağa dönüştürdük ve ortak bir hedefe yönelttik: Yerel siyaset.
Bizim düşüncemize göre, yerel siyasete katılım seçme ve seçilme haklarının kullanımıyla sınırlı değil; belediye hizmetlerinin cinsiyet eşitliğini gözetmesi, kadınların ve LGBTİ+’ların ayrımcılığa uğramamaları ve eşit hemşehriler haline gelmeleri için her türlü katılım kanalını zorlamak ve yenilerini yaratmak için mücadele etmek.
Bu mücadelenin belediyelerle sınırlı kalmaması, kamu idaresini de kapsaması gerektiğini biliyoruz -yerel idareler pek çok durumda merkezi olandan daha erişilebilir, sesimizi duymaya daha açık.
Şunu da biliyoruz; “yerel” o kadar da yerel değil, “küçük ölçek” o kadar küçük değil! Ulusal ve yerel siyaset de uluslararası alan da birbirlerine sıkı sıkıya bağlılar. Nasıl evimizde yaşadığımız şiddetle patriyarka arasında bağ varsa, belediye yardımlarına muhtaç duruma düşen kadınların sayılarının artması ile dünya ekonomisi ve ulusal ekonomi politikası arasında da var.
Siyasal katılım hem eşitlik mücadelesinin aracı, hem de amaç. Çünkü biliyoruz ki siyaset, özgürleştirir. Bakmayın siyasetin kirliliği hakkında söylenenlere, şöyle kuvvetli bir rüzgar estirdiğimizde, ne kir kalıyor ne bir şey. Biz katılmadıkça, uzak durdukça kirleniyor siyaset.
Koalisyon, bir yatay ilişkiler ağı. Bir merkezi, delegeleri, temsil sistemleri… yok. Mümkün olduğunca sık biraraya gelmeye çalışıyoruz, kimi zaman hep birlikte, kimi zaman bölgesel. Birlikte yapacağımız işlere birlikte karar veriyoruz, her bir iş için farklı gönüllü ekipleri oluşturuyoruz ve o ekipleri asla yalnız bırakmıyoruz.
Yaptığımız çalışmaları birlikte değerlendiriyoruz, başarıları birlikte kutlayıp beceremediklerimizi yeniden denemek için birbirimizden güç alıyoruz. Yol arkadaşlığı bu değil midir?
Kadın Koalisyonu, adı üstünde, bir koalisyon. Yani, güç birliği. Koalisyon kendini web sitesinde böyle tanımlıyor. 20. yılı 8-9 Ekim’de Antalya’da Türkiye'nin farklı bölgelerinden, farklı etnik kökenden, farklı inançlardan yaklaşık 150 kadar kadınla iki gün dolu dolu tartışmaların yapıldığı, yeni çalışma kararlarının alındığı iki gündü.
Açılış konuşmasında İlknur Üstün, şöyle dedi: “Bize yapılanları birbirimize yapmayalım dedik ve bu nedenle feminizmi kendimize ilke edindik. Şiddet, hem biz Türkiyeli kadınların hem de dünyadaki kadınların canını alan, canını yakan temel meseleydi. Sadece fiziksel olmayan bu şiddeti; dilimizle, sözümüzle, gözümüzle birbirimize uygulamayalım dedik. O nedenle, Kürtler, Araplar, ateistler, türbanlılar, dindarlar, mülteciler diye ayırmadık kimseyi. Çok kolay olmadı. Biz kendi alanımızda hiçbir ayrımcılığa geçit vermeyeceğiz, şiddet dilini kabul etmeyeceğiz. Hala da her şey çözülmüş değil. Hayal ettiğimiz dünyanın yürüyüşü bir merkez bir başkan yönetim kurulumuz yok. 20 yıllık yürüyüşün devam etmesi de bir şey yaptığımızı da gösteriyor.”
Üstün “Asıl meselenin temsil değil katılım olduğunu, çünkü birlikte yürümeden bir şeyin değişmediğini gördük" dedi.
İki günlük toplantıda örgütlenme, İstanbul Sözleşmesi, önümüzdeki dönemdeki yol haritası konuşuldu. Siyasal partiler ve seçim kanunu sunumu yapıldı, Belediyeleri izlemeye devam kararı alındı, uluslararası siyaset alanındaki çalışmalara dair sunumlar yapıldı.
Bileşenlerin yaptıkları değerlendirmelerde, "demokratik bir yönetimin tesis edilmesi için bundan sonra daha çok uğraşacağız ve bunu burdan duyuruyoruz" dedi. Yerelin görüldüğü, sakinleriyle birlikte üretebileceğimiz, ortak bir yaşamı kurmak istiyoruz. Her kes için erişilebilir bir hayat istiyoruz. Kadınların siyasal hayata katılımının erkeklerle eşitlenmesinin önemli olduğu vurguları yapıldı.
Ve birbirimize sahip çıkıyoruz şiarıyla konuşmalarda Süleymaniye’de katledilen Nagehan Akarsel ve İran’da katledilen Jina Mahsa Amina şahsında İranlı kadınların erkek egemen sisteme karşı direnişi selamlanarak “Jin,Jiyan, Azadî" sloganlarıyla ve dayanışma mesajları ve kararlılıkla bir başka zamana görüşmek ve mücadele etmek üzere ayrıldık.
Biz kadınlar, kurtulmayı bekleyen kurbanlar değiliz. Örgütleniyoruz, güçleniyoruz, direniyoruz.
Hayatımızı kabusa çevirenlerden hesap soracağız.