Yolsuzluk, çifte maaşlar, devasa savaş bütçeleri ve yandaşı kollayan ekonomi paketleri ile her geçen daha derinleşen ekonomik krizi, krizin en büyük yükünü çeken kadınlara sorduk…
Yolsuzluk, çifte maaşlar, devasa savaş bütçeleri, yandaşı kollayan ekonomi paketleri, art arda gelen zamlar… İktidarın uzun bir süredir izlediği "yandaş ekonomi" politikalarına bir de pandemi salgını eklenince Türkiye'de halk, her geçen gün daha da yoksullaştı. Açıkladığı rakamlar tartışmalı olan TÜİK verilerine göre dahi, aralık 2021 enflasyon oranı 13,58, yıllık bazda ise yüzde 36,08. İktidarın geçtiğimiz aylarda açıkladığı asgari ücret zammı, daha yılın ilk günlerinde açıklanan zamlarla eridi.
Ekonomik kriz bugün Türkiye'nin en önemli sorunlarının başında gelirken, yoksulluğun ve krizin en fazla etkilediği kesimlerin başında ise kadınlar geliyor. Güvencesiz ve ucuz emek olarak çalıştırılan kadınlar, derinleşen ekonomik kriz ile birlikte ilk gözden çıkarılan işçiler oluyor. Yine art arda gelen zamların etkisini de en çok "akşam sofraya yemek koyma sorumluluğu üstüne yüklenen" kadınlar hissediyor.
Muhalefet ülkenin sürüklendiği bu kriz haline karşı 'erken seçim", sokak ise "hükümet istifa" çağrıları yapıyor. Ankara’da mikrofon uzattığımız kadınlar da "köklü bir değişim şart" diyor.
'Artık bir şeyler değişmeli'
Mikrofonu ilk olarak uzattığımız Sıla Bulkadir, bir üniversite öğrencisi. Sıla, geçinebilmek için hem okuyor hem de çalışıyor. Yine de aldığı maaşın hiçbir şeye yetmediğini söylüyor:
"Asgari ücretin arttığını söylüyorlar ama hiçbir şey artmadı. Her şeye o kadar zam geldi ki geçen senenin başında 2 TL’ye aldığımız şey şu anda 10 TL. O artan maaş da bir şekilde gidiyor. Ben aynı zamanda markette çalışıyorum. İnsanlar alış-veriş yapmaya geliyor ve yaptıkları alış-veriş bin lira tutuyor. Aldıklarının 4’te biri gidiyor zaten ve bir şeye yetmiyor. Her şey çok pahalı. Bu kadar şeye rağmen hâlâ iktidarı destekleyenler var. Tüm bunların sebebi AKP. Ülkeyi batırdılar. Dışarı zor çıkıyoruz çünkü çıkınca para gidiyor. Nefes almak bile parayla. Bu krizi aşmanın tek yolu erken seçim ve bu iktidarın değişmesi. Artık bir şeylerin değişmesi gerekiyor.”
"En çok biz kadınlar etkileniyoruz"
Zeynep Şen de bir üniversite öğrencisi. Onun da en çok yakındığı şey zamlar ve bu zamların en fazla kadınları etkilediği görüşünde:
"Kadınların giderleri erkeklere oranla daha fazla. Paramız hiçbir şeye yetmiyor. Bu konuşulması ve gündeme getirilmesi gereken bir durum. Asgari ücret yeterli değil, daha da yükselmesi gerekiyor. Ama ne kadar yükseltirlerse yükseltsinler yine yeterli olmayacak çünkü onun 3 katı zam geliyor. Biz kadınlar bu durumdan çok etkileniyoruz. Sıkıntı yönetimde. Bencilce davranılıyor, yurttaşlar düşünülmüyor. Halk çok zor durumda. Kazandıkları parayı nereye vereceklerini bilemiyorlar. Kiraya mı gıdaya mı verecekler. Baştaki kişi değişmedikçe bu düzelmeyecek ve daha kötü olacak. Kökten bir değişim gerekiyor.”
"Maaşım aynı kalsın ama zamlar da geri alınsın"
Aşçılık yaparak geçimini sağladığı söyleyen Meryem Bülbül ise, ekonomik krizin artık isyan ettirdiğini söylüyor. İktidarın "kimse aç değil" sözlerine tepki gösteren Meryem'e göre ise bu ülkeyi yönetecek yeni, genç beyinlere ihtiyaç var:
"'Kimse aç değil’ diyorlar. Açlığın sadece mide doyurmakla alakalı bir şey olmadığını bilmeyen bir yönetime sahibiz. Bizim yaşamamız için gereken besin öğeleri var. Biz bu ikilemde yaşamaya çalışıyoruz. Bu seçimlerde bir şeyler olacak gibi. Biz de o seçimi bekliyoruz. O seçimden önce bir hamlede bulunup halkın gözünü boyamadığı sürece biz bu yönetimden kurtulacağız. Asgari ücretin 4 bin 250 lira olmasına sevinmedim. Benim maaşım 3 buçuk bin kalsın ama eskiden alabildiklerimi alabileyim. Bana fiyat artışı yapmak yerine aldığım ürünlerin fiyatında değişiklik yaparsa aldığım maaşla yetinirim, geçinirim. Tüm bunların değişebilmesi için yeni bir beyine ihtiyacımız var, eski beyinlere ihtiyacımız yok artık. Dinci geçinip de dinsiz- imansız davranmaya gerek yok. Gençleri anlayabilecek yeni bir beyin ve ülkenin durumunu görüp tecrübe çıkaracak bir beyin gerekiyor.”
Yaşam standardı her geçen gün düşüyor
Ev emekçisi İmiş Ekten ise yaşam standartlarını her geçen gün biraz daha düşürmekten şikayetçi ve asgari ücret zammının haklı memnun etmediği görüşünde:
"4 bin 250 lira iyi bir para gibi görünse de her güne yeni zamlarla uyandığımız bu koşullarda oldukça yetersiz. Bir an önce bu zamlar durdurulmalı ve denetleme yapılmalı.”
"Zengin yine zengin, olan fakire oluyor"
Ahsen Kumlu bir işçi. Ekonomik kriz ile birlikte yaşamsal ihtiyaçlarını dahi karşılayamamaktan ve çocuklarının istediği şeyleri alamamaktan yakınıyor. Ahsen ev ekonomisini ayarlayabilmek için ihtiyaçlarını bir sıralamaya koymak zorunda kalmış:
"İhtiyaçları öncelik sıralamasına koydum. Bizi bu duruma getirdiler. Bizi bu duruma hükümet getirdi. Tüm bunların sebebi onlar. Olan yine bize oluyor. Zengine bir şey olduğu yok. Zengin yine zengin, biz ise yine fakir kalıyoruz. Bir an önce hükümetin gitmesi ve işi yapabilecek birilerinin gelmesi gerekiyor. Kim olduğunun bir önemi yok, bizi kim yönetebilecekse yeni bir yönetime ihtiyacımız var.”
"Tarım ülkesiyiz diyoruz, hiçbir şey kalmadı"
Aslıhan Uğur, Ankara'da bir memur. Ona göre ülkenin bu duruma gelmesinin en önemli sebebi siyaset. Rant ve çıkar peşinde koşan siyasetin ülkeyi bu hale getirdiği söylüyor:
"Biz orta seviyedeydik ama şu an orta seviye diye bir şey kalmadığı için artık alt seviyeye düştük. Bir şey alırken 30 kere hesap kitap yapıyoruz. Geniş açıdan düşünürsek toplum ağlıyor. Emeklinin zaten maaşı yetmiyor. Zengin daha zengin fakir ise daha fakir oluyor. Böyle klasik şeyler yaşıyoruz. Akıllı ve mantıklı kalkınma planları yapılmalı. Tarım ülkesi olduğumuzu söylüyoruz ama hiçbir şey kalmadı ki. Ekonomiyi canlandırmak için insanları teşvik etmek gerek. Kredi faizleri çok yüksek. İnsanlar uzun süre iş yapamadı. Doları düşürmenin yanında fiyat artışlarına dur demeleri gerekiyor. Kendi paranın değerini koruyamıyorsun. Önceden ev alabiliyorduk, şimdi ise ev alan zengin konumuna geldi."
"Adalet lazım"
Ev emekçisi Gülendam İnaltun, bugün aldığı şeyi yarın alamadığını söylerken, yine ev emekçisi olan Serpil Gürkeleş de yaşananların sorumlusunun iktidar olduğunu vurguluyor:
“Ekonominin düzelmesi için adalet lazım. Adaletsiz bir ülkede yaşıyoruz. Olanı zengin ediyor, olmayanı aşağıya düşürüyor hükümet.”