2021 Türkiye'de, baskı ve hak gasplarının arttığı, yoksulluğun ve ekonomik krizin derinleştiği, çoklu krizlerin yaşandığı bir yıl oldu. İktidarın hedefinde ise en çok kadınlar, LGBTİ+'lar ve Kürtler vardı. Ancak tüm baskılara rağmen yıla damgasını kadın mücadelesi vurdu…
Aslında Türkiye’de uzun bir süredir yıllar birbirine benziyor. 2015 yılından bu yana sistematik olarak artan ve özellikle kadınların ve Kürt halkının kazanımlarını hedefe alan anti demokratik politikalar, ekonomik krizi ve yoksulluğu da beraberinde getirdi. 2021'de, kadına yönelik erkek devlet şiddeti geçmiş yıllara oranla arttı, bir gecede çıkan kararnameler ve yargı paketleri ile kadınların kazanımları iktidar tarafından hedef alındı. Artan yoksulluk en fazla kadınları etkilerken, kadın istihdam oranı geçmiş yıllara oranla azaldı. Kadınlar daha çok güvencesiz, ucuz emek olarak çalıştırıldı.
2021, bir gece yarısı kararıyla, kadınların, çocukların ve LGBTİ+'ların haklarını koruyan en kapsamlı sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme yılı olarak tarihe geçti. Bu kadar kötü bir tablonun karşısında 2021, kadın mücadele yılı olarak da tarihe geçti. Zaman zaman polis barikatlarını yıkan, tüm yasaklara ve engellemelere rağmen sokakları terk etmeyen kadınlar, 2021'in en önemli toplumsal muhalefeti ve sokak gücü olarak hafızalara kazındı.
20 Mart gecesi Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedilen İstanbul Sözleşmesi’nden 1 Temmuz’da çekilme kararı, birçok kentte binlerce kadın tarafından "İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz" sloganları ile protesto edildi.
Yine 8 Mart ve 25 Kasım'da, erkek devlet şiddetine, kazanımların gaspına, yoksulluğa ve patriyarkaya karşı sokaklara çıkan kadınlar ve LGBTİ+'lara polis barikatları da engel olamadı. Düzenlenen kitlesel eylemlerde barikatları yıkarak yürüyen kadınlar, örgütlü mücadele gücünü bir kez daha ortaya koydu.
Kürt kadınlar cephesinde ise bu yıl, erkek devlet şiddeti ortaklığı, ırkçılık ve savaş politikalarının en derin yansımalarının yaşandığı yıl oldu. İktidar tarafından özellikle hedef alınan mücadele içindeki kadınlar ya tutuklandı ya da katledildi.
Uzman çavuş Musa Orhan tarafından tecavüze uğrayan ve intihara sürüklenen İpek Er, HDP İzmir ilçe binasında Onur Gencer tarafından katledilen Deniz Poyraz ve Kandıra Cezaevi'nde sistematik işkence ve tecavüze maruz kalarak şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren Garibe Gezer, Kürt kadınlara yönelik erkek devlet şiddeti ortaklığının en somut örnekleri oldu.
Yine Ayşe Gökkan başta olmak üzere mücadele yürüten birçok Kürt kadın siyasetçinin tutuklanması, Aysel Tuğluk'un ağırlaşan hastalığına rağmen cezaevinde tutulması iktidarın mücadele yürüten Kürt kadınlara yönelik tutumunu ortaya koydu.
2021 yılının önemli olaylarından derlediğimiz panoramamız ise şöyle;
*5 Ocak: Kadınlar yeni yılın ilk günlerinde kaybedilmesinin üzerinden bir yıl geçen Gülistan Doku için birçok kentte alanlara çıktı. Ankara’da düzenlenen eyleme saldıran polis 18 kadını darp ederek gözaltına aldı.
*9 Ocak: Kendisine işkence eden evli olduğu erkek Ramazan İpek’i öldüren Melek İpek tutuklandı. Melek İpek’in tutuklanmasına, Antalya’da kadınlar “Meşru müdafaa haktır” diyerek tepki gösterdi.
*9 Ocak: Paris'te 3 Kürt kadının katledilmesinin yıl dönümü olan dolayısıyla Kürt kadınları anma etkinlikleri düzenleyerek cinayetlerin hâlâ aydınlatılmadığına işaret ettiler.
*20 Ocak: İktidarın yılın ilk günlerinde "kadın üniversiteleri açacağız" açıklamasına karşın üniversiteli kadın örgütleri “Kadın üniversitesi istemiyoruz” sloganı ile İstanbul ve İzmir'de eylemler düzenledi.
*21 Ocak: Boğaziçi Üniversitesi’nde Onur Yürüyüşü “Kayyuma Nakka” sloganıyla yapıldı.
*23 Ocak: Eşitlik İçin Kadın Platformu, "kadın cinayetleri -cins kırımı" kampanyası başlattı.
*28 Ocak: Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan, Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde “örgüt yöneticisi olmak” ve “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla açılan davada tutuklandı.
*2 Şubat: AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyum rektör olarak atanan Melih Bulu, üniversite içinde faaliyet yürüten LGBTİ Çalışmaları Aday Kulübü’nü kapattı.
*10 Şubat: HDP Kadın Meclisi, 'Kadınlar İçin Adalet' kampanyasını Ankara Kuğulu Park'ta başlattı. Meclis Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, "Tecritle nefessiz bırakan AKP-MHP faşist blokunun kadın düşmanı politikalarına itirazımız var” dedi.
*11 Şubat: Boğaziçi Üniversitesi öğrenci kulüpleri kapatılan Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün (BÜLGBTİ+) önüne yürüyerek, “Kayyuma nakka” dedi.
*20 Şubat: Aydın’da gözaltına alınan kadınlar ve Boğaziçi direnişinde gözaltına alınan öğrencilerin çıplak arama maruz kaldıklarını duyurmasının ardından işkenceyi anlatan kadınları hedef alan AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, gözaltında çıplak aramanın olmadığını iddia etti. Zengin'e sosyal medyadan tepki yağdı.
*6 Mart: 8 Mart Kadın Platformu’nun çağrısıyla binlerce kadın ve LGBTİ+, Kadıköy Rıhtım’da buluştu. Kürt illerinde ise günler öncesinde startı verilen 8 Mart etkinlikleri, “Kadın kırımına karşı yaşamı, tecride karşı özgürlüğü savunuyoruz” şiarı ile gerçekleşti.
*8 Mart: İstanbul Taksim’de 19. Feminist Gece Yürüyüşü düzenlendi. Yüzlerce kadın, “Feminist İsyan” yazılı pankartla yürüdü.
*9 Mart: Urfa’nın Suruç ilçesinde 24 Haziran 2018 genel seçim sürecinde AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve yakınlarının işyeri ve hastane saldırıları sonucu eşini ve iki oğlunu yitiren Emine Şenyaşar ile oğlu Ferit Şenyaşar, “adalet” talebiyle Urfa Adliyesi önünde oturma eylemi başlattı. “Adalet Nöbeti” hâlâ devam ediyor.
20 Mart: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararı ile kadınların kazanımı olan İstanbul Sözleşmesi'nde çekileceğini duyuruldu. Kadınların bu karar cevabı gecikmedi. Türkiye’nin dört bir yanında sokaklara çıkan kadınlar, “İstanbul Sözleşmesi bizim. Vazgeçmiyoruz” diyen tepkilerini dile getirdi. Eylemler ay boyunca devam etti.
5 Nisan: HDP Kadın Meclisi, “Kadınlar için adalet” kampanyasının ikinci kısmı olan "Kadın yoksulluğuna hayır" kampanyasının startını verdi.
2 Nisan: Hayatta kalmak için özsavunma hakkını kullanan ve Türkiye'de yargılanan Yasemin Çakal’ın İsviçre’de siyasi sığınma talebi kabul edildi.
11 Mayıs: İstanbul Sözleşmesi’nin 10’uncu yıldönümünde HDP’li kadın milletvekilleri, İstiklal Caddesi’nde yürüyüş düzenledi.
24 Mayıs: Kadınlar açısından uzun soluklu bir yürüyüşün ilk durağı olarak kabul edilen “Dayağa Karşı Kadın Yürüyüşü’nün 34’üncü yılında kadınlar yine Yoğurtçu Parkı’nda oldu.
3 Haziran: Oyuncu Ezgi Mola’ya İpek Er’e tecavüz edip ölümüne sebep olan Uzman Çavuş Musa Orhan’a hakaret ettiği iddiasıyla dava açıldı. 2 yıl 4 aya kadar hapsi istenen Ezgi Mola’ya destek mesajları yağdı: “Tecavüzcüye tecavüzcü denir”
17 Haziran: HDP İzmir İl binasına Onur Gencer'in düzenlediği silahlı saldırı sonucu partili Deniz Poyraz katledildi. Poyraz'ın katledilmesine kadın örgütlerinden tepki yağdı.
19 Haziran: İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyen kadınlar ve LGBTİ+’lar Maltepe’de düzenlenen mitingde buluştu. Miting alanından çıkarken gözaltına alınan 6 kişi gece saatlerinde serbest bırakıldı. Kadınların İstanbul Sözleşmesi eylemleri Haziran ayı boyunca da devam etti.
19 Haziran: İzmir LGBTİ+ Onur Yürüyüşü için Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde düzenlenmek istenen yürüyüş polis tarafından engellendi. LGBTİ+'lar, toplanma noktasında bir basın açıklaması yaptı.
22 Haziran: Kadınlar Birlikte Güçlü, HDP İstanbul İl Binası’na taziye ziyaretinde bulundu. Ziyaretin ardından binanın kapısının önünde açıklama yapan Kadınlar Birlikte Güçlü, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Meclis’te yaptığı konuşmaya da cevap vererek, “Katletmeden önce hedef göstermeleri yetmedi bugün iktidar ortakları MHP Deniz Poyraz’ı hedef alıp suçu ve katliamı meşrulaştırmaya çalıştı” dedi.
22 Haziran: Şişli Kaymakamlığı, Maçka Parkı’nda gerçekleşecek Onur Haftası pikniğini yasakladı. Parkta piknik yapan LGBTİ+'lar polisin saldırısına maruz kaldı.
26 Haziran: 19. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü öncesi polis Taksim’i ablukaya alarak yürüyüşü engelledi. Birçok kişi polis şiddetine maruz kaldı.
1 Temmuz: İstanbul Sözleşmesi kararının geri çekilmesi için 1 Temmuz’a kadar her gün eylemler düzenleyen kadınlar ve LGBTİ+’lar 1 Temmuz’da Türkiye’nin her yerinde sokağa çıktı. Beyoğlu'nda düzenlenen eylemlerde kadınlar polis engeline karşı barikatları aşa aşa ilerledi.
8 Temmuz: Meclis'te kabul edilen “Dördüncü Yargı Paketi’nde cinsel istismar, kasten öldürme, işkence gibi katalog suçlar için “somut delil” şartı aranmasına tepkiler yükseldi.
8 Temmuz: HDP İzmir İl Örgütü’ne yönelik faşist saldırıda katledilen Deniz Poyraz’ın fotoğrafının bulunduğu dev pankart “Jin, jiyan, azadî, Deniz Poyraz ölümsüzdür” sloganlarıyla Kadifekale surlarına asıldı.
18 Ağustos: Kadın örgütleri ABD'nin Afganistan’dan çekilmesinin ardından Taliban'ın yönetime gelmesine karşı kadınların yaşamlarından endişe duyduklarına dair açıklamalar yayınladı. Afganistanlı kadınlarla dayanışma içinde olduğunu belirten kadın örgütleri, Ağustos ayı içerisinde birçok farklı kentte eylemler düzenledi.
16 Ekim: TJA ve DBP Kadın Meclisi'nin organize ettiği "Şimdi kadın özgürlük zamanı" mitingi için kadınlar Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda buluştu. Mitingde konuşan Fehime Poyraz katledilen kızı Deniz Poyraz için 'Deniz artık halkın denizi' dedi.
20 Ekim: Tevgera Jinên Azad (TJA) (Özgür Kadın Hareketi) Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan’a yönelik “örgüt yöneticisi olmak” ve “örgüt üyeliği” iddialarıyla açılan davanın 23’üncü duruşmasında toplamda 30 yıl hapis cezası verildi.
4 Kasım: Yargıtay, kendisine sistematik şiddet uygulayan Hasan Karabulut’u öldüren Çilem Doğan hakkında verilen 15 yıl hapis cezası kararını onadı. Doğan hakkında tutuklama kararı çıkarıldı. Karar sonrası sokaklara çıkan kadınlar, “Erkek adalet değil, kadınlar kazanacak” tepkisinde bulundu.
19 Kasım: HDP Kadın Meclisi, Deniz Poyraz’ın katledildiği İzmir’de eylem düzenledi.
25 Kasım: 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kadınlar, "erkek-devlet şiddetine, yoksulluğa hayır" sloganları ile Türkiye ve bölge kentlerinde sokaklara çıktı. Binlerce kadının katıldığı eylemlerde “Hükümet istifa” sloganları yükselirken, kadınlara engel olmak isteyen polislerin barikatları yıkıldı.
3 Aralık: Tecavüz faili uzman çavuş Musa Orhan’ın yargılandığı davada mahkeme heyeti, failin geleceğini düşünerek indirim uyguladı. Mahkeme, fail Musa Orhan’a “nitelikli cinsel saldırı” suçundan 10 yıl hapis cezası ile tutuksuz yargılanmasına karar verdi.
4 Aralık: HDK’nin düzenlediği “Erkek Egemenliğine Karşı Direniş ve Mücadele Yöntemlerimizi Konuşuyoruz” başlıklı konferans başladı. Açılış konuşmasını yapan HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir, “2022 yılında da kadınlar hem erkek hem de devlet şiddeti karşısında daha dik ve mücadeleci olacak” mesajını verdi.
10 Aralık: Tutuklu bulunduğu cezaevinde işkence gördüğünü ve infaz koruma memurlarının cinsel saldırısına maruz kaldığını belirterek suç duyurusunda bulunan Garibe Gezer şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Gezer’in cenazesini almak üzere Adli Tıp Kurumu’na giden yakınları ve avukatları, polis saldırısına uğradı. Kadın örgütleri cezaevlerinde tırmanan şiddet vakalarına karşı eylem çağrısı yaptı.
10 Aralık: Cezaevinde işkenceye, cinsel şiddete uğrayan Garibe Gezer’in şüpheli şekilde hücresinde ölü bulunması ve cezaevinde kalamayacak durumdaki Aysel Tuğluk’un sağlık raporlarına rağmen cezaevinde tutuluyor olmasına tepki için kadınlar Kadıköy’de Süreyya Operası önünde bir araya geldi. Polis, eylemi yaptırmayacağını söyledi.
12 Aralık: Şüpheli şekilde tutuklu bulunduğu cezaevinde yaşamını yitiren Garibe Gezer, hastalığı sebebiyle cezaevinde kalamayacak durumda olan Aysel Tuğluk ve intihara sürüklenen KHK’li sağlık emekçisi Fatma Demirel için Ankara Kadın Platformu açıklama yaptı.
17 Aralık: Süleyman Soylu’nun hedef göstermesinden sonra gözaltına alınıp tutuklananlardan TJA aktivisti Sümeyye Gök, çıplak arama ve psikolojik işkenceye maruz kalarak, tecavüzle tehdit edildi. Gök’ün avukatı yaşananlara ilişkin suç duyurusunda bulundu.
21 Aralık: 68 kadın örgütü cezaevinde olan ve sağlık durumu kötü olan Aysel Tuğluk için dayanışma çağrısı yaparak “Tuğluk’un sağlığıyla ilgili gelişebilecek tüm olumsuz sonuçlardan, ‘cezaevinde kalamaz’ raporunu görmezden gelen idari ve adli makamlar sorumlu olacaktır” dedi.
*Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) verilerine göre ise, yılın ilk 11 ayında en az 250 kadın erkek şiddeti sonucu yaşamını yitirdi.