Dominik'te siyah kadınlar, agroekoloji ile hem komün yaşamı inşa ediyor hem de kürtaj hakkı ve ırkçılığa karşı mücadele ediyor: Conuco, kimsenin emeğini kendine saklamayacağı bir sistem. Bunlar, kapitalizmin bizi tabi kıldığı bireyci yöntemleri bozan uygulamalar
Bugün (25 Temmuz), 1992 yılında Dominik Cumhuriyeti'nde düzenlenen 1. Afro-Latin ve Afro-Karayipli Kadınlar Zirvesi'nin bir sonucu olarak Uluslararası Afro-Latin Amerika, Afro-Karayipler ve Diaspora Kadınlar Günü'nü kutluyoruz. Bugünü anlamlandırmak maksadıyla Ulusal Köylü Kadınlar Konfederasyonu (CONAMUCA) üyesi siyah köylü eylemcilerinden Benita Cordero, Juana Ferrer ve Vanessa Rodríguez ile röportaj yaptık. Kadınlar, mevcut örgütlenme pratiklerini, ülkedeki ve Karayipler’deki siyah köylü kadınların mücadelelerini anlattılar.
CONAMUCA’nın aktiviteleri 1981 yılında, devrim hareketlerinin yoğun olduğu bir dönemde başlamış. Organizasyon, ilk yasal statüsünü 1986 yılında elde ederken, 1991’de Peru’nun başkenti Lima’da Latin Amerika Kırsal Organizasyonlar Koordinasyonu’nda (CLOC-La Via Campesina) yer almış. Organizasyon, köylüleri, feministleri ve ırkçılık karşıtlarını gıda bağımsızlığı, eşitlik ve adalet için bir araya getirmeye başlamış.
Vanessa, Juana ve Benita Dominik Cumhuriyeti’nin San Cristobal şehrinde yaşıyorlar. Bu üç kadın, mücadelelerini, analizlerini ve deneyimlerini şu sloganlarla paylaştılar: Mücadeleyi küreselleştir. Umudu küreselleştir. Feminizmle sosyalizmi inşa edeceğiz.
*Uluslararası Afro-Latin Amerika, Afro-Karayipler ve Diaspora Kadınlar Günü'nün oluşturulmasının üzerinden neredeyse 30 yıl geçti. Bu nedenle, bugün ırkçılığa karşı mücadelenin yarattığı meydan okumayı feminist ve köylü bir inşa perspektifinden nasıl algıladığınızı dinleyerek başlamak istiyoruz.
Juana: Uzun yıllardır siyah kadın hareketlerinin organizasyonlarını anlatmak için farklı çabaların içerisindeyiz. Mücadele etmek için birçok yanımızı geliştirdik: üreme hakkı, cinsiyet hakkı, sağlık, eğitim, doğayı koruma… Yeni mücadele türleri için bize olanaklar sağladı. Yeni mücadele türleri var çünkü ayrımcılık, baskı ve ırkçılık derinleşiyor. Kadın olarak gücümüzü yeniden ifade etmek, ırkçılığa ve bu modelin kendisine karşı savaşmamızı sağlayan şeylerden biri oldu.
*Dominik Cumhuriyeti'nde feminizmin şu anda en fazla meşgul olduğu konulardan biri de kürtaj hakkı mücadelesidir. Bu mücadeleyi nasıl yürütüyorsunuz ve sizin bu mücadeledeki rolünüz nedir?
Vanessa: Şu an itibariyle kürtajın sadece üç durumda suç olmaktan çıkarılmasından bahsettik: Ceninde herhangi bir sorun tespit edilmesi durumunda, kadın tecavüze uğradığında ya da kadının hayatı risk altındaysa. Bu mücadele ülkede 20 yılı aşkın bir süredir devam ediyor. Fakat son 5 ya da 7 yıldır kürtaja karşı koyma girişimleri feminizmi aşarak toplumun başka alanlarına da ulaştı. Toplum, artık bunun sadece bir grup kadının meselesi olmadığını, tüm toplumu ilgilendirdiğini anlıyor.
Her yıl sayısız kadın gizli kürtaj nedeniyle hayatını kaybediyor. Kadınlar hastaneye gittiklerinde risk altındalar. Kürtaj olmak için hastaneye giden ve daha sonra kaçırılan Esperancita’yla aynı kaderi yaşamak istemiyorlar. Herkesin gözleri önünde hastaneden kaçırılan Esperancita, kürtaj olamadığı için yaşamını yitirdi. Ülkemizde böyle başka kadınlar da var. Özellikle sağlık hizmetlerine erişmeyen siyah ve köylü kadınlar arasında bu durum yaygın… Özel sağlık hizmetlerine erişimi olanlar, kürtaj yapmak için yurtdışına seyahat ediyor.
Bu bilgilerin genel olarak vatandaşlarla paylaşılması, daha fazla insanı ve kolektifi kürtajın suç olmaktan çıkarılması mücadelesinde bir araya gelmeye teşvik etti. Artık kürtaj karşıtlığını sadece feministler değil, sağlık kuruluşları, kilise içerisindeki ilerici sesler ve sosyal hareketler de destekliyor. Geçen yıldan bu yana, toplumsal hareketin bir bütün olarak harekete geçtiği ve bir duruş sergilediği çok açık. Ayrıca kadın hareketleri medyadan da çok fazla destek buluyorlar. Bu konu sürekli haberlerde. Kongre üyelerinden şunu bilmelerini istiyor: onlar kürtajı oyladıklarında insanlar uyanık olacaklar. Bazı Kongre üyeleri geçmiş oylamada kürtaj yasağını destekleseler de, diğer çoğu üye kadınlara desteklerini açıkladılar.
*Kırsal bölgelerde kadın-erkek eşitliği ya da ırkçılığa karşı mücadelede nasıl zorluklarla karşılaşıyorsunuz?
Benita: Zorluklardan biri gıda bağımsızlığını ve agroekolojiyi sağlamaktır. Gençleri bölgemizin dönüşüm sürecine dahil etmek de bir diğer zorluk.
*Gençleri mücadelenize dahil etme sürecini nasıl yönlendirdiğiniz hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyoruz. Feminist hareketi farklı jenerasyonlarla birlikte inşa ederek ne öğrenebiliriz? Gençleri mücadeleye dahil etmek uluslararası şirketlere karşı koymayı ve gıda bağımsızlığını ne ölçüde güçlendirir?
Vanessa: CONAMUCA’nın amacı köylü kadınlara ve ailelerine yönelik iyi örgütlenmiş bir direniş ve dikkat çalışmasını sürdürmektir. Bu kız kardeşlerin ideolojik ve politik bir eğitim çabasıyla bütünleştirilmesiyle başarılıyor. Zaman içinde biriktirdiğimiz ortak deneyimler ve bilgi birikimi ile inşa etmek istediğimiz toplumun beklentilerine katkıda bulunduk.
Toplantılarımıza katılmaya başlayan ve anneleriyle birlikte genç kadınlara kadar toplumdaki taban örgütlenmelerin bir parçasıyız. Ayrıca genç kız kardeşlerimiz de dahil olmak üzere dernek temsilcilerinin gittiği orta ölçekli bir federasyon yapısı var. Bir de tüzüğünde yetişkin kadınların %50'sinin ve genç kadınların %50'sinin olması gerektiğine karar vermiş olan ulusal kurul var. Yani 31 kız kardeş arasında 15 genç kadınız. Biz organizasyonun “geleceği” olarak değil, tüm hareket inşa sürecinin bir parçası olarak görülüyoruz.
Juana: Burjuvazi ve şirketler karşısında bizim pratiğimiz doğal kaynakları savunmamıza dayanıyor. Köylü kadınlar olarak kaynaklarımızı geri almak, mega maden projelerine, hükümetin ve burjuvazinin gıda üretimine karışmasına karşı savaşmamız ülke genelinde toplumsal hareketler tarafından kabul görmemizi sağladı. Tohumları transgenetiğe ve kimyasal tarım ürünlerine karşı koruyoruz. CONAMUCA bu mücadelede önemli bir konuma sahip, çünkü bu modelle yüzleşmenin tek yolunun birlik olduğunu anlıyoruz.
*Örgütlenme, çatışmalar ve direniş hakkında çok söz söylediniz. Agroekoloji inşa etmek, topraklarınızı ve tohumlarınızı nasıl koruduğunuza dair de soru sormak istiyoruz.
Benita: Mücadele yürütmek isteyen kız kardeşlerimiz için siyasi eğitim veren bir okulumuz var. Bu okul ayrıca eski geleneklerimizi de sürdürmemize yardımcı oluyor. Bu, eski uygulamalarımız olan conucos (küçük çiftlikler) ve parselas'ı* geri getirmemize izin verdi. Köylüler bunları rutin olarak uygulasalar da, diğerleri kârlı olmadıklarını ve sadece monokültür mahsullerin kârlı olduğunu iddia ediyorlar… Ama conuco hâlâ hayatta. İyi bir conuco, muz, yuca, fasulye ve çok daha fazlasını bulabileceğiniz bir yerdir. Conuco, insanları hayal kırıklığına uğratmayacak ve kimsenin emeğini kendine saklamayacağı tek sistemdir.
Juana: Kolektivizmin desteklediği ve bizim agroekolojik üretimde geri getirdiğimiz önemli bir pratik de convite’dir (ortak çaba). Convite, toprağı hem ekme hem de hasadı toplama sürecinde kolektif olarak çalışmayı ifade eder. Kendi conuco'suna tek başına bakan bir aile yerine şunu yapıyoruz: Biz, dayanışma içinde, birbirimizin toprağında birlikte çalışan birçok aileyiz. Bu şekilde üretim sürecinde harcadığımız zamanı azaltırken, paylaşmayı, birlikteliği ve dayanışmayı geri getiriyoruz. Geçmişte bir aile yuka ekerken, başka bir aile muz ekiyordu. Daha sonra aileler bu ürünleri birbirleriyle paylaşıyorlardı. Bu eski gelenek bir şekilde kayboldu. Şimdi ise biz bu geleneği agroekoloji ile geri getirmeye çalışıyoruz. Bunu yenilikçi olarak görüyoruz. Ayrıca convite sistemiyle insanlar üretim konusunda cesaretlenirken, şehirlere göç azalıyor.
*Söylediğinize göre, geri getirdiğiniz bu eski uygulamalar, mücadele için araçlar, stratejiler ve farklı bir gelecek inşa etmenin bir yolu. Peki toprağı geri kazanmak Karayipler ve Amerika halklarının ırkçılığa karşı yürüttüğü bir pratik mi?
Juana: Kesinlikle! Gıda bağımsızlığı yoluyla agroekolojiyi inşa etmek sadece sokaktaki modelle karşı mücadele etmek değil aynı zamanda halklar arasında birlikle kendi topraklarımızda mücadele etmek, kendi gıda üretimimizi desteklemek ve dayanışmaya dayalı bir pazar demektir. Bunlar, neoliberal kapitalist modelin bizi tabi kıldığı bireyci yöntemleri bozan uygulamalardır. Agroekoloji üretim ve yaşam biçimimizi eski haline getirmek için önemli bir araç. Doğrusu göçmen yoldaşlarla ortak yanlarımız var. Haitili ve Dominiklilerin ortak yaşam biçimi burjuvazi tarafından bölünmek isteniyor. Haiti ve Dominik iki ayrı ülke fakat, aynı adayı paylaşıyorlar.
*İnşa ettiğiniz dayanışmayı vurgulamak önemli. Bu dayanışma için oldukça önemli olan ve geçmişte mücadele yürüten siyah kadın Mamá Tingó’yu sizden duymak istiyoruz.
Juana: Mamá Tingó olarak bilinen Florinda Soriano, şimdi Monte Plata eyaleti olan San Cristóbal eyaletinde doğdu. Soriano genç yaşından beri Balaguer yönetimi için toprak işlerinde çalışan ailesine destek oldu. 12 yıllık Balaguer başkanlığının ardından hileli yollarla arazi satın alan büyük bir toprak sahibi Soriano’nun yaşadığı bölgeye geldi. Bulundukları toprak Mamá Tingó ve ailesinin tek geçim kaynağıydı. Bu yüzden Mamá Tingó var gücüyle toprakları için mücadele etti. O köylülerin inşa ettiği örgütlenmenin bir parçasıydı; Hıristiyan Tarım Birliği. Yürüttüğü mücadeleyle Dominikli köylüler tarafından lider olarak görülen Mamá Tingó, 1974 yılında bir tetikçi tarafından katledildi.
1986'da CONAMUCA kurulduğunda, Mamá Tingó'yu yalnızca köylü hareketi için değil, aynı zamanda feminist hareket için de bir referans noktası olarak kabul ettik. Son yıllarda, onu Dominik Cumhuriyeti'nin ötesine, kıta düzeyinde önemli bir tarihi figür olarak dahil ettik. Eskiden söylediği décimas [on satırlık dörtlük] şuydu: "Toprağı benden almak için canımı almak zorunda kalacaklar, çünkü toprak benim hayatımdır."
*“Parseller” toplu organik üretime ayrılmış arazi parselleridir. Birçok kız kardeş ve yoldaş, toprağı temizlemek, ekmek ve sürmenin yanı sıra tohumları hasat etmek ve saklamak için ortak çabayla bir araya gelir. Ek olarak, CONAMUCA'da parseller, kız kardeşlerin ve yoldaşların agroekoloji okulunda staj yapabilecekleri alanlardır.
*Çeviri: Mehmet İnanç
*Kaynak:http://capiremov.org/en/interview/black-women-harvesting-agroecology-and-autonomy-in-the-caribbean/