İran ve İran Kürdistan Eyaleti'nde kadınların durumu halkların durumuyla benzerdir. Demokrasinin olmayışı, din merkezli yasalar ve erkek egemen sistem, tüm farklılıkları olduğu gibi kadınları da yok sayıyor, baskılıyor
Ortadoğu'da kadın hareketleri 1900'lerden bu yana aktif ve örgütlü bir şekilde mücadeleye başladı. Kadınlar ülkelerinin durum ve hedeflerine göre farklı mücadele yöntemlerini esas aldı. Çoğu zaman baskılandı, yok sayıldı ancak hiçbir zaman vazgeçmedi.
İran'da İslam'dan önce Zerdüştlük döneminde kadın ve erkekler arasında görece bir eşitlik söz konusuydu. Örneğin Sasani İmparatoru Purandoxt zamanında az da olsa kadınlar siyasi iktidarda ve askeri alanda yer alabiliyordu. Birçok savaşta kadınlar erkeklerle birlikte yer aldı. Yine toplumda da miras, kız ve erkek çocuklar arasında eşit bir şekilde paylaşılırdı.
Ancak İslamiyet ile birlikte kadınların durumu giderek kötüleşti. Öyle ki yüzyıllarca İran tarihinde hiçbir kadının adı yer almadı.
Meşrutiyet dönemi
İran'da ilk ve resmi kadın örgütü Meşrutiyet Dönemi'nde kuruldu. 1908'de bir grup kadın ve erkek birlikte Kadın Özgürlük Meclisi'ni kurdu. Tahran dışında birçok gizli toplantı ve çalışma yürüttüler ve bu toplantılarda kadının toplumdaki yeri üzerine tartışmalar yürütüldü. Ancak bu çalışma uzun sürmedi ve örgüt kapatıldı.
Meşrutiyet döneminde 1911'de "Encumena Muxedrat Wetan" adıyla bağımsız bir kadın örgütü de kuruldu. Bu örgüt kadın haklarından ziyade Britanya ve Rusya işgaline karşı mücadele yürüttü.
Meşrutiyet döneminin sonlarında batılı ülkelerin etkisiyle İran'da bazı değişimler oldu. Kadınların görünür olması, öne çıkması için bazı imkânlar açığa çıktı. Ancak yine de eşitlik ve oy hakkı konusunda kadınlar görmezden gelindi.
Pehleviler dönemi
Birinci Pehlevi (Şah Rıza) döneminde birkaç kadın örgütü kuruldu. 1922'de Yurtsever Kadınlar Derneği (Komeleya Niswan Wetenxwah), bir grup aydın kadın tarafından kurulur. Derneğin amacı, kadın haklarını, özellikle de genç kadınların haklarını savunmaktı. Bu isimle bir dergi de çıkarıldı. Dernek aynı zamanda hasta kadınlar için de İran'da bir hastane açtı. 1933'te de 2. Rojhilat Kadınları Kongresi'ne ev sahipliği yaptı.
Yine 1922'de İran'ın kuzeyindeki Reşt kentinde bir grup aydın kadın "Komeleya Seadeta Niswan" adıyla sol görüşe sahip bir dernek kurdu. Bu dernek de aynı isimle bir dergi çıkarır ve aynı zamanda İran'da sol çizgide yayın yapan bir dergi olur. Bu dernek İran'da okul açar ve kadınlara eğitim verir, yine bir kütüphane açar. 8 Mart'ı da ilk olarak kabul eden dernektir ve yıllarca çalışma yürütür. Derneğin amacı kadının toplumsal ve siyasi haklarını kazanmaya odaklanmaktır.
Yurtsever Kadınlar Derneği'nden ayrılan bir grup genç kadın 1924'te "Bêdarî Jinan" adıyla bir örgüt kurar. Bu oldukça radikal bir örgüttü ve 3 yıl varlığını sürdürür.
İran'da siyasi partiler içinde de kadın örgütlülüğü oluşur. 1943'te Halk Partisi (Hizba Tude) içinde kadın kolları oluşturuldu. 1947'de Uluslararası Kadın Demokratik Federasyonu'na üye oldu. Temel amaçları; çalışan ve ev kadınlarının hakları için kanunlarda değişiklik yapılması idi. Bu amaçla "İdaremiz" adıyla bir dergi çıkarıldı. Bu örgütlülük 1949'da aynı parti içinde (Halk Partisi) yasaklandı. 1951'de İran Demokratik Kadınlar Örgütü adıyla kendisini yeniden örgütleyerek çalışma yürüttü.
Ancak bir süre sonra Rıza Şah diktatör yüzünü gösterdi ve tüm parti, örgüt ve gazeteleri susturmaya başladı, dergileri kapattı.
Kadınların oy hakkına dair tartışmalar ise ilk kez 1952'de İran Parlamentosu'nda yapıldı. O dönemde İran'da ünlü bir imam ve aynı zamanda parlamenter olan Seyid Hesen Muderis, kadınların oy kullanma hakkına karşı çıktı ve şunu söyledi: "Kadınlara oy hakkı verilmesi siyasi alanda rahatsızlıklar yaratır, dinde yozlaşma ve kargaşa çıkarır." Kadınlar, mücadelesi ve çalışmaları sonucunda İran'da ilk kez 1962'de parlamentoda oy kullanma hakkını kazandı.
Mihemed Şah Rıza zamanında (1967) "Damezrawey Jinanî Iran" kuruldu ve Uluslararası Kadın Konferansı'nda İran'ı temsil etti. Bu örgütün mücadelesi sonucunda 1972'de aileye destek yasası ve kürtaj hakkı parlamentoda kabul edildi.
İran İslam Cumhuriyeti dönemi
İran'da 1979'daki İslam Devrimi sonrası mollaların iktidara gelmesiyle kadınların durumu daha da kötüleşti ve baskılar arttı. Toplumsal yaşamda kadınlar tamamen ötelendi. Kadınların mücadele ile kazandıkları hakları bu dönemde geri alındı. Başörtüsü zorunluluğu getirildi, kürtaj hakkı geri alındı. Uzun bir süre hiçbir örgüt ya da kurumun açılmasına izin verilmedi.
Ancak bir süre sonra kadın örgütleri İran'da örgütlenmeye başladı ve kadına karşı olan yasalara ilişkin önemli çalışma ve imza kampanyaları örgütlendi. Kitlesel olarak alanlara indiler ve kadın karşıtı yasalara tepki gösterdiler. Bu gösteriler 8 Mart 1980'de Dünya Kadınlar Günü'nde başladı ve 6 gün devam etti. Ancak protestolar iktidar tarafından vahşi bir şiddetle bastırıldı. Birçok kadın siyasetçi ve aktivist tutuklandı. 1988'de birçok kadın idam edildi.
Daha sonraki yıllarda resmi olarak kadınların toplumsal çalışmalar ve üst düzeydeki yönetim kademelerine katılmalarına izin verilse de kadınların kendi sorunlarını dile getirmelerine ve iktidarda yer almalarına imkân ve izin verilmedi.
2006'da kadın aktivistler tarafından yapılan Bir Milyon İmza Kampanyası önemli bir adımdı. Kampanyanın amacı kadına karşı olan yasaların kaldırılmasına yönelikti. Bu kampanyanın ilk adımında aktivistler İran rejim güçlerinin şiddetli saldırılarına maruz kaldı ve 70 kadın Tahran'da gözaltına alındı. Daha sonra bu kampanyayı örgütleyen bütün aktivistler gözaltına alındı. Rejimin saldırılarından dolayı kampanya dijital ortamda devam etti. İnternet ortamında da rejimin engellemeleri ile karşılaştılar. Ancak vazgeçmediler. 2006 yılında bu kez sivil toplum örgütleri ve hukukçuların öncülüğünde recme karşı kampanya başlattılar.
Günümüzde ise İran'da birkaç özgün kadın örgütü çalışma yürütüyor. Ancak bu örgütlerin çalışmaları rejimin denetim ve baskısı altında.
Gözlemci örgütler dışında İran'da kadın hakları için mücadele yürüten örgütlerden bazıları şunlar: Kanun Jinanî İran, İran ve Afganistan 8 Mart Örgütü, Feminist Medrese, İran Kadınlarına Saygı Örgütü, İran Kadınlarıyla Dayanışma Ağı, İran Kadın Araştırmaları Merkezi, Cinsel Şiddete Karşı Mücadele Örgütü, İran Kadın Haklarını Koruma Örgütü, Kadın Özgürlüğü Örgütü.
Kadın tutuklular
İran rejimine karşı direnen ve hak mücadelesi veren birçok kadın aktivist ve siyasetçi İran zindanlarında tutuklu bulunuyor. İran ve Kürdistan Eyaleti'nde zindan tarihi ise çok eskilere dayanıyor.
İran'da ilk zindan 1848'de Tahran'da Enbar Şahî Zindanı olarak yapılmıştır. Ancak o dönem kadın tutukluların sayısı az olduğu için kadın cezaevi yoktu. Tutuklanan kadınlar bir binada nöbetçilerin gözetimi altında tutuluyordu.
Birinci Pehlevi (Şah Rıza) zamanında İran'da ilk resmi zindan Qesir Zindanı adıyla 1929 Aralık'ında İsveçlilerin denetiminde Tahran'da açıldı. Bu zindan 192 odadan oluşuyordu ve 800 tutuklu vardı. Bu zindanda ilk tutulan kişi de zindanı yapan Serheng Dergahi idi.
1944'te İran'da ilk kadın cezaevi açıldı. Yazar Vîda Hacî, "Dad Bêdad" (Adaletsiz Adalet) kitabında en fazla kadın tutuklunun 1971-1978 yılları arasında Mihemed Rıza Şah döneminde olduğunu yazıyor. Bu kadınların çoğu da siyasi nedenlerden dolayı tutuklanmıştı ve sol gruplara üye kadınlardan oluşuyordu. Bu yıllardan sonra artık İran'ın her yerinde kadın cezaevleri yapıldı. Şu anda İran'da en büyük kadın cezaevi başkent Tahran yakınlarındaki Qerçekî Weramîn Zindanı'dır. Burada daha çok sol sosyalist kadın siyasi tutuklular ve Kürt kadın siyasetçiler bulunuyor.
İran'da kadın tutukluların resmi olarak sayıları açıklanmasa da 10 bine yakın kadın tutuklunun olduğu tahmin ediliyor.
Geçen yıl İran Cezaevleri Sorumlusu Elî Esxer Cihangir, kadın tutukluların yüzde 3 oranında olduğunu ve sayının en az 7 bin olduğunu açıkladı.
Verilere göre İran'da 619 siyasi tutuklu bulunuyor ve bunlardan 195'i Kürt. İnsan Hakları Merkezi'ne göre İran cezaevlerindeki siyasi Kürt tutukluların 7'si kadın. Bunlar; Zeyneb Celaliyan, Seher Kazimî, Sekîne Perwane, Mujgan Kawsî, Sumeya Karger, Suheyla Hîcab ve Şanz Sadiq Fer. İran tarihinde en ağır ceza ise müebbetle Zeyneb Celaliyan'a verildi.
Kürdistan Eyaleti'nde kadın örgütleri
İran Kürdistan Eyaleti'nde (Rojhilat) Kürtler arasında kadınların durumu diğer bölgelere göre daha iyi idi. Tarihi belgeler ve dini kitaplara göre bölgede yaygın olan Yarsan inancında kadınların önemli bir yeri vardır. Yine Tahran'ın alınışında Meryem Bextiyarî isimli bir Kürt kadını (Lor Kürtleri) önemli bir rol oynar ve erkeklerin yanında gizli bir şekilde Tahran'a girerek güçlerini yerleştirir. Daha sonra Serdar Eshedi Beştiyari ordusuyla Tahran'a saldırır, Bî Bî Meryem ve güçleri kazaklara saldırır. Bî Bî Meryem adı o zaman yayılır. Tarihte ismi geçen Kürt kadınlara dair örnekleri çoğaltmak mümkün…
Kürdistan Eyaleti'nde kadınlar İran halkının devrimine katılmanın yanı sıra Mahabad Cumhuriyeti'nin kuruluşunda da aktif rol oynadı. Şimdilerde Kürdistan Eyaleti'nde birçok kadın örgütü hem İran'da hem de ülke dışında aktif bir şekilde çalışma yürütüyor. Çalışma yürüten kadın örgütlerinin isimleri şöyle: "Rojhilat Kadınları Örgütü (Ronak-İsveç), Doğu Kürdistan Özgür Kadın Derneği (KJAR), Kürdistan Demokratik Kadınlar Birliği, Kürt Emekçi Kadınlar Örgütü, Rojhilat Kadınları Örgütü.
Bu örgütlerden Kürdistan Demokratik Kadınlar Birliği, Kürt Emekçi Kadınlar Örgütü, Rojhilat Kadınları Örgütü, daha çok partilerde kadın çalışmaları yürütüyor. Çalışma ve eylemlerini kendi partileri bünyesinde sürdürüyor.
KJAR, İran ve Kürdistan Eyaleti genelinde çalışma sürüden tek bağımsız kadın örgütü. 2018'de kadınların sorunlarının çözümü için yol haritasını açıklayan örgüt, diplomatik olarak da İran kadınları dışında Afgan, Arap ve Azeri kadınlarla birçok ortak çalışma, proje ve kampanya yürütüyor. 2006 yılından bu yana özgün örgütlenen ve 2014 yılında adını Kadın Savunma Birlikleri (HPJ) olarak değiştiren kadın örgütü ise bölgedeki tek silahlı kadın gücü.
*Kaynak: https://rojnews.news/ku/